1. İnsanın gövdesinde sol bilinç salgılayan bir salgı bezi yoktur!
2. Toplumsal bilinç vahiy ya da ilham yoluyla kazanılmaz; toplumsal bilinç somut sınıf mücadelelerinde ortaya çıkar!
3. Toplumun önemli bir bölümü solu özümseyip benimsemeden ne demokrasi bilinci ne de demokratik düzen ortaya çıkar!
4. Solun doğal müşterisi, doğal destekçisi işçi sınıfıdır. Ayrıca kısmen küçük burjuvazi, topraksız ve emeği ile geçinen köylülerdir; kronik işsizlerdir; mevsimlik işçilerdir; devlet memuru ücret merdiveninde en alt sıralarda yer alanlardır! Organik aydınlar, entelektüeller, yazarlar, sanatçılar ve akademisyenlerdir! Veee laik burjuvazidir!
5. Dünyanın işlerinde tarikatın önderliğini kabul etmeyenler ve dini dogmaları referans almayanlardır.
6. Genç kuşaklardır!
* * *
Devrim Sevimay, Milliyet Gazetesi’nde 1 Eylül-10 Eylül arasında 10 gün süren bir söyleşi dizisi yayınladı: Söyleşi dizisinin adı: Sol Çıkışını Arıyor.
Söyleşi yapılanların büyük bir bölümünün yanlış kişiler olduğunu düşünüyorum. Düşünüyorum, çünkü çoğunun solla marazi ilişkileri var. Aralarında solu psikiyatri kliniği sananlar bile var. Bunu bir yana bırakıp en doğru seçimin düşüncelerini öğrenelim: Devrim Sevimay DİSK Genel Başkanı Süleyman Çelebi’ye soruyor:
Sevimay: Sola ilişkin her şey o kadar yer değiştirmiş görünüyor ki, aslında emekçileri bile tereddütle soruyoruz; nedir durum, soldan kopmuş bir taban mı var, yoksa?..
Çelebi: Yok, tam böyle söylenemez, ama solu yeterince tanımayan bir taban var diyebiliriz.
Sevimay: Sebep?
Çelebi: Bir kere sol kendini iyi anlatamıyor, fakat daha önemlisi işçi sınıfı 12 Eylül’ün yarattığı tahribatı hálá üzerinden atamadı. Sadece şu sayı bile fikir verir sanıyorum: 1980 öncesi Türkiye nüfusu 44 milyondu, örgütlü işçi sayısı 3.5 milyon. Bugün Türkiye nüfusu 70 milyonu aştı ve toplam örgütlü işçi sayısı 800 bin.
Mesela biz DİSK olarak şu anda Türkiye’nin ikinci büyük konfederasyonuyuz; ama 1980’den önce aktif üye sayımız 600 bindi, şimdi, aktif dediğiniz zaman bunun yarısının altında.
* * *
Savaşta yenilen komutana yenilginin nedeni sorulmuş, komutan cephanelerinin olmadığını söylemiş. Soruyu soran "Devam etme, bu kadarı yeter!" demiş. O hesap!
Kayıt dışı ekonomide çalışan kayıtsız, sigortasız işçi sayısı, dolayısıyla sendikasız işçi sayısı kimilerine göre 5 milyon dolaylarında.
1980’de 3.5 milyon olan örgütlü işçi sayısının 2008 yılında 5 milyon olması hiç de şaşırtıcı olmaz. (TÜRK-İŞ ve DİSK bu konuda araştırmaya dayalı bir belge yayınlarsa çok iyi olur.)
Demek ki en kötü ihtimalle Türkiye’deki örgütlü yani sendikalı işçi sayısının mevsimlik işçilerle birlikte 10 milyondan aşağı olmaması gerek.
Ama DİSK Genel Başkanı’nın açıkladığına göre 800 bin örgütlü işçi var. Sağcı sendika olur mu? Olmaz ama Türkiye’de var!