3 Ekim tarihli RADİKAL KİTAP’ta Zeynep Heyzen Ateş’in yazısından öğrendim:
1970’lerin Yeni Filozoflar’ından Bernard-Henry Levy’nin (1948) "Ce grand cadavre a la renverse" adlı biyografik kitabı ABD’de "Left in dark times" adıyla yayınlanmış ve çok beğenilmiş.
Bernard-Henry Levy, marka adıyla "BHL" ile Andre Glucksmann (1937) dönemin soluna karşı eleştirel bir tepkiyle felsefe dünyasına düşmüşlerdi. İkisi de çok yakışıklıydı, ikisi de alabildiğine züppe idi. Marx’ı, Sartre ve mevcut uygulamalı (SSCB) sosyalizmi kıyasıya eleştiriyorlardı. Doğrusunu söylemek gerekirse ikisine de kanım ısınmamıştı.
* * *
Artık biri altmışlarında, öteki yetmişlerinde. BHL, Fransa’nın en güzel kadınlarından, film yıldızı ve şarkıcı Arielle Dombasle ile evli. Televizyonlarda medyatik bir nesne haline geldi. Bununla birlikte Bosna savaşında Sırplara karşı Müslüman Boşnakların yanında yer aldı. Dünyanın her yanında ezilenleri ve yoksulları savundu. Kitabı ilk fırsatta okuyacağım. Çünkü 21. yüzyıl solunun nasıl olması gerektiğinden söz ediyormuş. Solun beceriksizliğini (!), kimliksizliğini (!) eleştirenlerden bıktım. Bakalım BHL’ye göre sol nasıl olmalı(ymış)?
Bu önemli, çünkü Fransız solu da bizim sol gibi parça bohçalı. Filozof ve yazarların epeycesi cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Sankozy’yi desteklediler.
Aralarında Andre Gluksmann olmak üzere bazı Marksistler, enteleküeller Sosyalist Parti’nin adayı Segolene Royal’e oy vermektense Sarkozy’yi destekleyeceklerini ilan ettiler.
* * *
Bernard-Heny Levy, Nicolas Sarkozy’nin kendisini desteklemesini rica etmesine karşın solun adayına oy verdi. Kitapta, "Sola oy verdim ve sola oy vereceğim. Ailenize ihanetedemezsiniz" diyormuş. Bu son derece ilginç ve önemli!
BHL, sol ve sağ ayrımını Françoise Sagan gibi yapıyormuş: "Adaletsizlikle karşılaştığındasağcı adaletsizliğin kaçınılmaz olduğunu, solcu ise kabul edilmez olduğunu" düşünür ve buna göre davranırmış. Bravo Françoise Sagan’a!
Her türlü adaletsizlik devam ederken, bir solcunun bunun kaderin oyunu olduğunu ileri süren sağı desteklemesi mümkün mü? Değil! Sorun burada!
Kuşkusuz, adaletsizliği savunan sağın peşinden giden hiçbir solcu, solcu olarak kalamaz. Sağın kuyruğuna takılmak da elbette başka bir tür sol eleştirisi olamaz.
Solu ailesi kabul ettiği için ona ihanet edemeyen Bernard-Henry Levy’ye şimdi gönül yakınlığı hissediyorum.
* * *
Gençliğimden bu yana, insan doğasının sağcı, muhafazakár ve kapitalist düzene uygun olduğunu düşünürüm. İnsan narsisizmden, bencillikten, benmerkezcilikten sıyrılıp arınarak, toplumu, dünyayı ve insanı anlar, mükemmelleşerek solcu olabilir.
Tarih bunun böyle olduğunu kanıtladı. Eski solda yöneticiler bürokrata dönüştüler. Mükemmellikten uzak işçi-köylü sınıfı sosyalizmi anlayamadı. McDonalds ve Blue Jean karşısında baştan çıktılar. Şimdi Sofya vitrinlerinde bol bol "Amerikan şalvarı" Blue Jean’ler var. Dört bir yanda McDonalds dükkánları ve adım başı otomobil galerileri.
Olan biteni anlamayan halkın çoğunluğu geçmiş günleri özlemle anıyor. Eski bürokrat Nomenklatura sınıfı yeni düzenin kapitalist milyarderleri ve CEO’ları!..