İMZASIZ bir yazı internette: 6 Mart 2009 tarihli "CHP ve MHP Doğu ve Güneydoğu’da Neden Yok?" yazımı eleştiriyor: "Tipik bir ’Halk plajlara akın etti, vatandaş denize giremiyor’ mevzuu" diyor. Ve gene o "Bunlara yeni bir halk bulamayız!" klişesi.
SÜRÜLEŞME
Bakın, "aklı kıt mürekkebi bol yazıcı milleti"ne ve halk meftunlarına (!) kendi elimle bir sömürü malzemesi vereceğim: Halkı beğenmek zorunda değilim; bilinçsiz halkı sevmiyorum ve sevmek zorunda değilim. Aslına bakarsanız hiçbir "halk"ta sevecek bir kalite bulamadım.
AKP ya da DTP’ye oy vermeme bilincinden söz etmiyorum şimdi, burada. Kendi varlığının, kendi bireyliğinin farkına varmayan, kolektif tasavvurun tutsağı olmuş insanın sürüleşmesinden söz ediyorum. Bireysel bilinçten yoksun bulundukları için kolayca suç işliyorlar, kan davasının elinde oyuncak oluyorlar; töre cinayetleriyle onurlanıyorlar. Demokrasinin simgesi "oy"u pazarlıkla satıyorlar. İlkel toplumlara özgü kolektif tasavvurların kötürüm ettiği ilkel insan (çağdışı klan) yığışımlarından nefret ediyorum.
TALİBAN LİBERALLERİ
Kolektif tasavvur (Emile Durkheim, Karl Marx) klan gibi, kabile gibi ilkel toplumlara özgü zihinsel bir olgudur. Bireyleri yok eder, ortadan kaldırır. Birey bilincini yürürlükten kaldırır.
Proleter: İşçi, emekçi; emeğinden başka sermayesi olmayan kimse.
Proletarya: Bilinçli işçi ve emekçi sınıfı. Burjuvazi ve sermayenin yarattığı sınıf.
Sanayi ve fabrika "proleter"i ve "proletarya"yı yaratır. Proletarya, örgütlü toplumun çekirdeğini oluşturur.
Lümpenlik ve lümpenler (Almanca: Lumpenproletariat): Altproletarya. Yani herhangi bir mesleği olmayan işsiz-güçsüz tayfası. Kapitaliste satacak emeği bulunmadığı için kendini satan insan güruhu. Toplumsal mücadelede her an saf değiştirebilirler. (Aydınların da lümpeni vardır. Ülkemizin eski solcu aydınları (!) yeni "taliban" liberalleri bu sınıfa girer.) Bireysel ve toplumsal bilinçten yoksun, belli bir topluluk ile organik bağı bulunmayan sürüsel toplam.
Bu tanımları küçük görmek, hakaret etmek için kullanmıyorum. Kullandığım bilimsel tanımlardır. İsteyen, benim "eşek" dediğim şeye "affedersin merkep" diyebilir.
SATILIK OYLAR
Doğu ve Güneydoğu’da İslami referanslarla AKP’ye oy veren insanların bir bölümü lümpenproletarya özelliğine, niteliğine sahip. Çünkü bir meslekleri yok, toprakları yok, satacak emekleri yok. Bir bölümü ise tarikat afyonuyla kendinden geçmiş, bireysel bilincini yitirmiş. (Bu, kanıtlara dayalı saptamayı yapmak "hakaret" mi? İsterse olsun!)
DTP’nin bir etnik parti olduğunu yazdığım için bana "Kürt düşmanı" diyen insan, Diyarbakır’da AKP’nin Büyükşehir Belediye Başkan adayı olan milletvekilini "Irkına ihanet eden hain!" olarak tanımlıyor. (12 Mart 2009, Habertürk, Fatih Altaylı programı).
Tekrar ediyorum: Cemaatçi zihniyet, etnikçi zihniyet, politikada ilkelliğin ve geri kalmışlığın göstergesidir. Diktatörler, bu zihniyeti kullanarak demokrasiyi boğazlar!
Bireysel ve toplumsal sınıf bilinci olmayan lümpen yığışımların satılık oyları demokrasiyi tahrip eder. (AKP rüşvet vererek, sadaka dağıtarak bu oyları satın alıyor.)
Kapitalist neo-liberal çağda, sınıf bilincinden yoksun insanı "ilkel insan" olarak tanımlamak zorundayız. Her kim ki bu müflis neo-liberal kapitalist çağda, insanlığın klan aşamasına özgü kolektif tasavvur tasmasını taşıyor, o bilinçsiz ve ilkel bir insan kafilesindendir.
Denize ister donsuz, isterse poturla ya da haşemayla girsin!!!!!!!!!!!