Sezer elbette Erdoğanların nikáhına gitmemeliydi!

Sezer ailesi bir ıssız adada tatile çıksaydı ve bu adayı bir başka aile ile paylaşmak için bir seçim yapmak zorunda kalsaydı, hiç kuşkunuz olmasın, bu aile Erdoğan ailesi olmazdı. Doğrusu Erdoğan ailesi de böyle bir zorunluluktan hoşlanmazdı.

Erdoğan ailesinin tercihleri belli: Ramsey Remzi Bey'in köşkleri, yalıları, konakları, bursları ve yatları...

*

Cumhurbaşkanı olmadan önce tanımadığım ('Sayın' sıfatını kullanmaktan hoşlanmam) Ahmet Necdet Sezer'in Çankaya köşküne çıktıktan sonra Cumhuriyet'le çelişen bir tutum ve davranışına tanık olmadım. Cumhurbaşkanı Sezer'in oğullarının sünnetinden dolayı zengin olup köşeyi dönmüş olduğunu da sanmıyorum. Cumhurbaşkanlığı görevi bittikten sonra resim yapıp emekli maaşına katkıda bulunur mu bilemem... Belki yazarlık ya da bestecilik yetenekleri vardır ve bunları kullanır. Ne olursa olsun, Fikret Otyam'la mahkemelik olsa da, Bay Kenan Evren'in şaibeli ressamlığı bile sünnet yoluyla zengin olmaktan çok daha saygıdeğer...

*

Hasan Cemal biraderimiz tarafından değişim evrakı imzalanıp mühürlenmiş olsa da Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na oynadığı oyunlara, orta ve yüksek öğretimde hazırladığı komplolara, YÖK takınaklarına bakarak değiştiğine ve değişeceğine inanmadığım R.T.Erdoğan ile Ahmet Necdet Sezer'in ve ailelerinin yakın dost olabilecekleri aklımdan bile geçmez.

R.T.Erdoğan'ın değişim öncesi Erbakan talebeliği dönemini bir yana bırakalım ve Kafkavári değişim geçirmiş olan halinin işlerine bakalım:

- R.T.Erdoğan, Anayasa'nın 174. maddesinde adları yazılı devrim yasalarına muhalefetten dolayı iki kerimesini (kızını) ABD eyaletlerinden birinde üniversitede okutmaktadır. Bir başbakan düşünün ki başbakanı olduğu ülkenin devletinin kuruluş ruhuna karşı olsun. R.T.Erdoğan'dan önce benim bildiğim iki örnek var: Benzetmek gibi olmasın ama Hitler ve Mussolini... İkisinin de serüvenini biliyoruz. R.T.Erdoğan da biliyordur.

- Köktendincilikten mutasyon geçirerek 'Muhafazakár Demokrat'a dönüşmüş bile olsa, 2003 yılının ağustos ayında, laik ve çağdaş bir ülkenin başbakanının oğlunu görücü usulüyle evlendirmesi tam anlamıyla bir skandaldır! Kişisel ve ailevi özel hayat bahanesine sığmayacak bir skandaldır! Aynı zamanda Cumhuriyet düzenine karşı açık bir meydan okumadır.

*

Mümkündür! İnsan kızını ya da oğlunu türlü nedenlerle eş-dostun aracılığıyla evlendirebilir. En gelişmiş toplumlarda, en geleneksiz toplumlarda, en marjinal ailelerde bile çocukların eş-dostun çöpçatanlığıyla tanıştırıldığı görülür. Ama sadece tanıştırıldığı görülür.

Başbakan R.T.Erdoğan'ın mahdumuna bir yakın dostlarının tavsiyesi, kızkardeşlerinin mahallinde tetkiki ve annesinin tasdiki ile bir eş ('eş adayı' değil) bulunuyor. İşin en tuhaf yanı, bu evlenme mizanseni sırasında erkek ve kız birbirlerine gıyaben áşık oluyorlar. Evlenme süreci tam anlamıyla Hollywood senaryo anlayışı içinde tamamlanıyor. Ve bu senaryo bir komedi olsa bile Cumhuriyet'in hayat anlayışına tam anlamıyla bir meydan okumadır!

*

Damat Bilal Erdoğan'ın kaynanası da bir álem. Açık yürekli ve zeki bir kadın olduğu ileri sürülen kaynana Reyhan Uzuner, damadı Bilal Erdoğan'ın yanında başını açıyormuş... 'Bir insanın damadı demek, öz be öz oğlu gibidir' diyesiymiş...

Ben soruna dinsel açıdan değil dil felsefesi açısından bakacağım: 'Gibi oğul', 'Öz be öz oğul' değildir!

*

Erdoğanların nikáhına katılmadığı için Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i eleştirenler, acaba onun gizli düşmanları mı? Yoksa Cumhurbaşkanı Sezer ve eşinin Cumhuriyet karşıtı bir sahne gösterisine katılmasını isterler miydi?
Yazarın Tüm Yazıları