TAHAR Bekri, benim çok yakın arkadaşım. Çok uzun yıllardır Paris’te yaşıyor.
Şair, filozof ve 10. Paris Üniversitesi Nanterre’de öğretim üyesi. Elbette, Paris’te keyfinden yaşamıyor. Bir sürgün! Tunus’ta olanlar için remil atacağıma ya da yabancı basını özetleyeceğime, ona “Tunus’ta ne oluyor?” diye yazdım. Bana aşağıda okuyacağınız yazıyı gönderdi:
EĞİTİMLİLERİN ÇOĞU KADIN
“Kötülük yıllardır üst üste yığılmıştı. İktidarın akıl almaz vurgun düzeni kendini sürdürmek için 100 bin polise dayanıyordu. 10 milyonluk bir nüfusa 100 bin polis. İktidar partisinin 1 milyon üyesi kamusal hayatı felç ediyor, muhalefet partilerinin görevlerini yapmasını engelliyor, seçimlere fesat karıştırıyordu. Kuşkusuz belli bir ekonomik gelişme vardı ama ülkenin bütün bölgelerinde çoğu diplomalı işsizlerden geçilmiyordu. O genç bu nedenle kendini yaktı ve bu ilk kez olmuyordu. İktidar, sorunu çözmek yerine barışçı göstericilerin üzerine gerçek mermilerle ateş açtırdı. Sosyal ve ekonomik hak talepleri sonunda siyasal nitelik kazandı. Kısa zamanda kentler hareketlendi ve gerisini herkes biliyor. Ülkeyi 23 yıl demir yumrukla yöneten diktatör General Ben Ali yurtdışına kaçtı. Yüzde 92-96’sı eğitim-öğretim görmüş bir ülkedir Tunus. Eğitimlilerin çoğunluğunu da kadınlar oluşturur. Burgiba döneminin mirası olan aydın kadınlarımız Arap dünyasının en gelişmiş kitlesidir. 2 milyon internet kullanıcısı bu sayede dış dünya ile ilişki kurmuş, olan bitenden haberdar olmuştur. ‘Yasemin Devrimi’, gündelik ekmek ve toplumsal gereksinimlerin ötesinde, saygınlık ve özgürlük için verilen muhteşem bir savaşımın ürünüdür. Millet her gün yeni bir olgunluk örneği vermekte, intikam ve kin peşinde koşmamaktadır. Adalet ve saygı istemektedir. Halk, görevi halkı korumak olan ama topluma terör salan Başkanlık polis gücüne (10.000) karşı istemeye istemeye silahlanmaktadır. Bu satırları yazdığım sırada geçici hükümete seçilen dört yeni bakan halkın baskısıyla istifa etmek zorunda kaldı. Çünkü bunlar eski rejimin kalıntılarıydı. Halkın sabırsızlığı öylesine yoğun ki yeni bir Anayasa önermek, yeni genel seçimleri hazırlamak, siyasal partileri meşrulaştırmak, siyasal mahkûmları özgürlüklerine kavuşturmak için altı ay çok uzun geliyor.”
HALK, PARTİLERDEN OLGUN
“Bu devrimci ortam içinde, halkın yurttaşlık bilinci, herhangi bir iktidar deneyiminden yoksun öteki siyasal partilere göre çok daha olgun ve örgütlü görünüyor. Tunus’un demokrasi mücadelesinde sendikalar çok önemli bir rol oynamakta. 1990’dan bu yana yasadışı olan ve Müslüman Kardeşler’e yakın duran Nahda (Rönesans) Partisi hiç kuşkusuz ilk seçimlere katılacak. Peki laik partileri yenilgiye uğratabilecek mi? Bu zıtlaşmanın Tunus toplumunda çok köklü olduğu söylenebilir. Ancak halk şu anda özgürlüğün tadını çıkarmak, korkudan arınmış ifade özgürlüğünü kullanmak, sansürsüz medyaya sahip olmak istiyor, sürgünlerin geri dönmesini bekliyor.”
LAİKLER BİRLEŞEBİLECEK Mİ
Dostum Tahar Bekri, İslamcı, Müslüman Kardeşler kökenli Nahda Partisi’nin temsil ettiği tehlikeye bu kısa iletisinde değinmiyor. Bir diktatörlükten kurtulan Tunus acaba teokratik bir diktatörlüğün pençesine mi düşecek? Laik partiler İslamcı Nahda karşısında birleşebilecek mi?