DÜNKÜ “Sartre ve Soykırım” adlı yazımı okuyan İsmail Serin adlı okurum Teori Dergisi’nin Nisan 2008 sayısını hatırlattı. Çok kibarca.
İçime kuşku düştü. Dergiyi kütüphanemde buldum. Derginin kapağında “Russell Mahkemesi’nde ‘Ermeni Soykırımı’ üzerine Aybar-Sartre tartışması” yazıyor. Al başına belayı! Sartre’ın Sözcükler Dergisi’nde yayımlanan Ermeni soykırımı raporunu çevirmen sansür mü etti acaba, diye düşünmeye başladım. Teori Dergisi, Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Mehmet Ali Aybar’ın Russell Mahkemesi anılarını “TİP Tarihi” (BDS Yayınları, 1988) adlı kitabından aktarmış. Sağlam bir kaynak. Aybar şunları yazıyor: AYBAR: DİNLEDİ VE VAZGEÇTİ “Sartre’ın, soykırımla ilgili açıklamasının neden olduğu bir tartışmadan kısaca söz etmek isterim. Buna tartışma denmez aslında; olayın değerlendirilmesinin farklı bir açıdan yapılması demek daha doğru olur. Sartre hazırladığı metni bizlere okudu. İnsanlık tarihinde soykırımın eski bir suç olduğu belirtiliyor ve bu arada Ermeni soykırımından da söz ediliyordu. Olayların soykırım suçu olarak nitelenemeyeceğini söyledim. Dedim ki, soykırım kasıtlı bir suçtur, üstelik tasarlanmış bir suçtur. Yani etnik bir grubun yok edilmesini amaçlayan, bunun başarılması için izlenecek yolun ve maddesel eylemlerin önceden tasarlanarak saptandığı bir suçtur. Tasarlanmış olma keyfiyeti, suçun işlenmesi için vazgeçilmez bir koşuldur.(?) Devletçe bir soykırım politikası izlendiği ileri sürülemez. Oysa soykırım olaylarının arkasında, dolaylı biçimde de olsa devlet vardır. Mahkemede bu mantık ve gerekçelerle ‘Ermeni soykırımı’ deyimine karşı çıkmıştım. Soykırımın tasarlanmış ve genellikle devlet tarafından işlenen bir suç olduğu görüşüm haklı bulunmuş ve Sartre ‘Ermeni Soykırımı’ ile ilgili bölümü raporundan çıkartmıştı.” YANLIŞINI DÜZELTEN FİLOZOF Mehmet Ali Aybar’dan aktardığım bölümden çıkartılacak çok önemli gerçekler ve dersler var: 1. Ben, Jean-Paul Sartre’ın tek başına Ermeni soykırımı iddialarına yer vermediğini düşünmüş ve bunu ona yakıştırmıştım. Meğer Ermeni soykırımı iddiası raporunda varmış, ama Mehmet Ali Aybar’ın açıklamaları üzerine bu bölümü metinden çıkarmış. Bu davranışı Sartre’ı gözümde daha da büyüttü: Kendini çağından sorumlu tutan bir filozof yazarın yanlışını düzeltme bilincine hayran kaldım. Çevresinde bir yığın Ermeni kökenli yazar ve sanatçı olmasına karşın, acaba ne derler diye bir kaygı duymamış. 2. Mehmet Ali Aybar’a büyük övgü: Russell Mahkemesi’nin dünyaca tanınmış üyelerinden çekinmemiş, acaba bana milliyetçi yaftası yapıştırırlar mı kaygısına kapılmaksızın gerçekleri söylemiş, Sartre’ı ve mahkemeyi ikna etmiş. Bir sosyalist lider işte böyle olur! 3. Son sözüm de bizim yarım pabuçlu aydınlara, uzaktan kumandalı entellolara: Soykırım konusunda bunları yönlendirenler, bunları ikna edenler Sartre gibi biri olsa canım yanmayacak. Haydi haydi “Sartre’ın heybetinden korktular!” derdim. Ama bunlar CIA ajanlarının, ABD ve AB’nin para dağıtan gizli fonlarının, vakıf ajanslarının peşinden gidiyorlar.