Samsun’da ahlak zabıtası

23 Eylül tarihli Hürriyet gazetesinin birinci sayfasında dört sütuna bir haber: Samsun’da “Ahlak Zabıtası”.

Samsun’da deniz kıyısından bir manzara. Geri planda deniz. Deniz kıyısında iki erkek. Orta planda başı örtülü (türbanlı değil, geleneksel) bir kadın. Yakın planda bir genç çift oturmuş. Erkeğin sağ eli genç kızın sağ omzunda. Daha yakın planda, ayakta bir erkek, sivil mi, resmi mi belli değil, ama daha çok sivile benziyor.
Fotoğraftaki gökyüzünde gazetenin açıklaması:
“Samsun’un 8 km’lik Sahil Yolu’ndan bir görüntü. Zabıta (demek ki görüntüdeki erkek Belediye’nin Zabıta Memuru imiş), samimi bir şekilde oturan çifti böyle uyarıyor. Çiftin şaşkınlığı yüzlerinden okunuyor.”
***
Gazeteden alıntı yapmayı sürdürüyorum:
“Devriyeye çıkan görevliler, Doğu Park’ta çimenlere uzanan veya ağaç altında sohbet edenleri ‘Yanlış anlaşılabilir. Bankta oturun’ diye uyarıyor. Ancak bazı çiftler bu uyarılar üzerine utanıyor ve hemen yerlerini terk ediyor.”
“Samsun Belediyesi Genel Sekreteri Kenan Şara, zabıtanın ‘uygunsuz’ davranışlarda bulunanları uyardığını kabul etti ve ‘Kamu ahlakına uygun olmayan, içki içenleri sadece ikaz ediyoruz’, dedi.”
“İkili devriyeler halinde gezen ‘mobilize namus zabıtaları’, sahilde birbirine sarılmış çiftleri götür görmez ‘olay yeri’ne giderek uyarıda bulunuyor. Uygulamayla çocukların okula gitmelerine sağladıklarını söyleyen Zabıta Komiseri Cemil Taflan ‘Düzgün şekilde oturmalarını, okul kıyafetleriyle sahilde dolaşmamalarını istiyoruz. Onları ‘Ailenize şikayet ederiz, telefonla bildiririz’ diyerek uzaklaştırıyoruz” diyor.
***
Bu olanlar başı bozuk dinsel ve töresel faşizmin en belirgin göstergeleri. İktidar partisi ve Başbakan zinayı ceza yasasına sokmaya kalkarsa, AKP belediyeleri de ahlak zabıtalığı yapmaya elbette özenir.
Yasalarda suç olarak tanımlanmamış hiçbir davranış ve eylem “suç” değildir. “Kamu ahlakı” ile ilgili maddeler de yasalarda yer almıştır.
Yasalarda suç olarak saptanmış davranış ve eylemlerde bulunanları yakalamak işi polise, yargılama işi de mahkemelere verilmiştir. Belediye zabıtalarının bu türden davranış ve eylemleri değerlendirmek, uyarıda bulunmak hakkı bulunmamaktadır. Zabıtanın yapması gereken polise haber vermek olmalıdır. Polis gelsin bakalım ne diyecek?
Hiçbir şey söylemeyecek!
***
Samsun Barosu’da zaten benim yazdıklarımı söylüyor: “Zabıtanın, umuma açık yerlerde vatandaşların davranışlarına müdahale yetkisi yok. Böyle bir müdahaleyi yasalara göre sadece polis yapabiliyor.”
Samsun Barosu Başkanı Avukat Ersoy Üstay da “Zabıta ancak çimenleri bozacak şekilde hareket varsa müdahale edebilir. AB yolunda böyle müdahaleler hoş karşılanmaz” diyor.
Durum böyle ise Samsun Barosu’nun Belediye hakkında suç duyurusunda bulunması, Savcılık’ın da ya bu duyuru üzerine ya da resen (kendiliğinden) harekete geçmesi gerekiyor.
***
Demokratik ve laik bir ülkede kamu ahlakını ilgilendiren suçlar yasalarda yer almıştır. Yasalar egemendir. Toplumun, cemaatlerin, tarikatların, grupların, ailelerin, bireylerin kendilerine özgü dinsel tercihlerinin hiçbir yaptırım gücü olamaz.
Şöyle bir örnek vereyim Avrupa’nın herhangi bir yerleşim yerinde ya da ulaşım araçlarında öpüşenlere karşı Türk ve Müslüman olarak yaptırım gücünüz var mı? Ya da Mübarek Ramazan ayında siz oruçlu iken dondurma yalayan ya da fındık-fıstık yiyen bir Fransız’ı uyarabilir misiniz? Sıkıysa yapın bakalım! Bireyin özgürlüğünü kısıtlamak suçundan canınıza okurlar.
Aynı şeklide, Türkiye’de de kimse kimseye müdahale edemez!
Edemez de sıkıysa Konya’da Ramazan’da sigara için!
***
Bana Türkiye Avrupa Birliği’ne ne zaman girer? diye soru sormayın.
Ramazan ayında lokanta ve kamuya açık yerlerde özgürce yemek yenebildiği ve sigara içilebildiği zaman, derim.
Sokakta insanlar özgürce öpüşebildiği zaman, derim.
Başka koşullar da var elbette. En kolay anlaşılacak koşul bunlar!
Yazarın Tüm Yazıları