ILIK İslami demokrasinin banisi (kurucusu) ve en mümtaz siması Recep Tayyip Erdoğan hazretleri, kadersiz halkımıza, demokrasi ufuklarında yeşil sancaklar gibi dalgalanan bir vecize armağan buyurdular.
Hürriyet Gazetesi yazarı Bekir Coşkun’un 15 Ağustos tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yayımlanan "O Benim Cumhurbaşkanım Olmayacak" başlıklı yazısına Recep Tayyip Erdoğan’ın tepesi atmış. Kanal D’nin Arena programında yazarımızın ağzının payını veriyor(!):
"Bazıları çıkıp ’Benim cumhurbaşkanım olamaz’ diye ifadeler kullanıyorlar. Maalesef edep adap bilmeyenler de var. Bunu diyenler önce TC vatandaşlığından çıkmalı. Cumhurbaşkanı kim olursa olsun hepimizin cumhurbaşkanı. Senin değilse çık vatandaşlıktan, git kimi seçersen seç!"
* * *
Bu kabadayılığa benim uygar vatandaş tepkim: Sahi mi? Yok canım!
ELEŞTİRMESİN Mİ?
Bekir Coşkun, benim de katıldığım köklü eleştiriler yöneltiyor Abdullah Gül’e. Abdullah Gül’ün eşinin Türkiye Cumhuriyeti’ni türban için AİHM’ye şikáyet etmesini eleştiriyor. Eleştirmesin mi? Bir cumhurbaşkanı eşinin, nötr olması gereken bir kamusal alanda, dinsel olduğu yüksek yargı(lar) tarafından kabul edilmiş bir simge (türban) ile yaşaması olasılığını eleştiriyor... Eleştirmesin mi? Ilımlı İslam yandaşı bir milletvekilinin laik Türkiye’nin cumhurbaşkanlığına yakışmayacağını söylüyor. Söylemesin mi? TBMM’nin Cumhuriyet ilkeleri üzerine yemin eden 235 üyesinin eşlerinin türbanlı olmasını kınıyor. Kınamasın mı? Bu insanların gelecek dönemde eşlerini kara çarşafa sokmalarından korkuyor. Korkmasın mı?
Cumhuriyet devrimleriyle, Cumhuriyet’in ruhuyla çatışma halinde olan birinin gerçek bir TC vatandaşının cumhurbaşkanı olamayacağını söylüyor. Söylemesin mi? Gerçek TC vatandaşı kimdir? Cumhuriyet’le sorunu olmayan vatandaştır. Oysa başta yöneticilerinin tamamı olmak üzere AKP’ye oy verenlerin çoğunun Cumhuriyet ile sorunu vardır.
ANTİDEMOKRAT BİR KUMAŞ
Abdullah Gül, mahalle mahalle gezip Cumhuriyet ilkelerine bağlı olduğunu yeminler ederek, duyması gerekenlere duyuruyor. Bu gösteri Cumhuriyet tarihinde ilk kez oluyor.
Başbakan Erdoğan, kendine demokrat olduğunu, vatandaşı adam yerine koymadığını, insanlık kumaşının demokrasi ipliğiyle dokunmadığını, biat ve itaat kültürünün kemiklerine kadar işlediğini onlarca kez kanıtladı.
Erdoğan kendini tarikat şeyhi, vatandaşları da mürit sanmakta. Benim bildiğim Bekir Coşkun kimsenin müridi değil. Laik bir cumhuriyetçi, laik cumhuriyetin herkesle eşit bir vatandaşı. Uygar bir başbakan, düşünceyi açıklama özgürlüğünü ve eleştiri hakkını kullanan bir vatandaşa "Vatandaşlıktan çık!" diye posta koyamaz. Sırası gelmişken söyleyeyim: Sadece devlet değil, vatandaşlar da laik olur, olabilir.
BENİ ŞAŞIRTMIYOR
Her şeye karşın, Başbakan’ın konuşma tarzı şaşırtmıyor beni. Merak ettiğim çok önemli bir şey var: AKP demokrasisinin havarileri bu durumu nasıl değerlendiriyorlar acaba?