AKŞAMLARDAN 27 Temmuz 2009 akşamı! Televizyonlardan Habertürk televizyonu!
Sunuculardan Yiğit Bulut sunucu! Konu, galiba "Kürt açılımı"na bağlı yan konular.
"Kürt açılımı" çift anlamlı, tuhaf bir deyiş. Kürtlerin açılımı mı, yoksa başkalarının Kürtçülüğü odak alan açılımı mı? Benim bildiğim, Kürtçülerin herhangi bir açılımı yok!
ALTAN TAN
Katılanlardan biri, bu türden programların "Kamber’i"Altan Tan.Altan Tan bölgenin geri kalmışlığının toprak reformu yapılmamasına bağlanmasını her bakımdan bilgisizlik olarak tanımlıyor. Ve tezini kanıtlamak için, "Bir adam düşünün, diyor, 40 bin dönüm toprağı var; birkaç kez evlenmiş, 20-30 çocuğu olmuş, bu çocuklar evlenmiş, onların çocukları olmuş, toprak bunların arasında bölüşülmüş, adam başına 200-300 dönüm toprak düşüyor. Al sana toprak reformu!"
Böylesine bir şaheser zırvaya ulaşmak için insanın İslamcı ve Kürt milliyetçisi olması gerekir. 40 bin dönüm toprak kimlerin arasında paylaştırılmış? Mesela (adını biz uyduralım) Kocabaş ailesinin bireyleri arasında! Yabancıya toprak gitmiş mi? Gitmemiş!
Altan Tan toprak reformu kavramına toptancı bir katkıda bulunuyor ve toprak reformunun topraksız köylüyü topraklandırmak ve tarıma kazandırmak için yapıldığı teorisini berhava ediyor! İnsaf ki ne insaf!
FEDERATİF ÇÖZÜM!
Ülkenin bütünlüğüne ve devletin üniter yapısına saygılı olduklarını söylüyor Altan Tan. Fevkalade ve fevkalade! Ardından da Kürt dilinde eğitim ve öğretim istediklerini söylüyor. Gerçek demokrasi kurulduğu zaman Kürt sorunu (yani Kürtçülük) şıp diye sona erecekmiş. Sanki bir mucize! Sadece Altan Tan değil Kürtçülerin hiçbiri gerçek demokrasinin (kendilerince) ne anlama geldiğini, geleceğini söylemiyor.
Ama kopuk kopuk kaçamak konuşmalarından şunlar anlaşılıyor: Türkiye Kürdistanı olarak varsayılan bölgede eğitim ve öğretimin (anaokulundan post-doktoraya kadar) Kürt dillerinde yapılması; bölge belediyelerinin vergi koyup toplama hakkı; bölgesel polis örgütü; merkezi hükümetten en yüksek oranda yatırım ve katkı payı; giderek içişlerinde bağımsızlık ve benzeri şeyler. İstedikleri şey en azından özerklik! Federatif çözüm! Vallahi de, billahi de iki çözüme de karşı değilim. Laf ebeliğine, göz küllemelere karşıyım!
Üniter devlet yapısına karşı değiller, ama üniter devletin artık miadını doldurduğunu da söylüyorlar. Yani, ister dile, ister etnisiteye, ister göz rengine dayalı bir federatif yapı. Yahu kardeşim şunu başından söylesenize, "daha çok demokrasi deresi"nden yedi kez su getirmenin ne gereği var? Federasyon diye dayatın, içini dilediğiniz malzemeyle doldurursunuz!
1071’DEN BERİ
Üç aylarda ya da ramazanda cerre çıkmış hocaların köy köy gezmesi gibi televizyon televizyon geziyorlar. DTP, seçimlerde en kabadayı yüzde 5-6 oy almış. Demek ki seçmen Kürt vatandaşların yüzde 94-95’i DTP ve PKK gibi düşünmüyor. AKP, Türkiye Kürtlerini belki de DTP’den daha fazla temsil ediyor.
Bir uyarı: Tarihe, geçmişe, Cumhuriyet’in kuruluşuna dair konularda mitoslar, efsaneler, menkıbeler uydurmak hiç de tekin bir şey değildir, çünkü biri kırıcı olmayı göze alıp gerçekleri tek tek saymak zorunda kalabilir. Örneğin Kürtler 1071’den bu yana ne zaman devletin kurucu unsuru oldu; Kürtçe ne zaman Türkçe ile birlikte resmi devlet dili idi? Gibi.