SALI, Çarşamba ve Cuma günleri yayınlanan yazılarım şu anda okumakta olduğunuz yazının bir tür ön hazırlığı idi. Dünkü "Özdemir İnce’nin Nezaketi (!)" başlıklı yazım haziran başlarında yayınlanacaktı. Araya başka olaylar girdi. "Ben nasıl olsa gündem tutsağı değilim, gündem beni izliyor" diye düşündüm. Söz konusu yazı 25 Temmuz 2008’de değil de 25 Temmuz 2009’da yayınlansaydı da hiçbir şey değişmezdi.
Örneğin hakkında konuşmak sakıncalı olmayıncaya kadar Ergenekon operasyonu ile doğrudan ilgilenmem, ama "Yeni Soğuk Savaş" ilgimi çeker. Bakın neden?
Hürriyet Gazetesi’nin Hürriyet Treni uğradığı istasyonlarda ilgi ve coşkuyla karşılandıkça İslamcı gazeteler köpürüyor. "Genç Siviller" denen bir grup var; bu genç AKP lejyonerlerinden birkaçı bazı istasyonlarda Hürriyet Treni’ni protesto ediyor. İslamcı gazeteler de sanki yer yerinden oynamış gibi bu cılız protestolara geniş yer veriyor.
Ortak akıl akıl değildir! "Ortak Akıl"ın totaliter ve faşist akıl olabileceğini akıl edemediği için kendine "Ortak Akıl Hareketi" adını veren bir koalisyon "renkli devrim"leri anımsatan mitingler düzenliyor.
Bunlar bana "Yeni Soğuk Savaş"ta anlatılan uzaktan kumandalı sivil toplum örgütlerini anımsatıyor. Bakın neden?
PSİKOLOJİ MÜHENDİSLİĞİ
Bir gazete AKP’nin kapatılma davası ile ilgili olarak "Kapatma için deliller güçsüz, iddialar fantezi" başlığını atmış. Söz konusu başlık The Washington Post, The Economist, The Times ve dahabaşka ABD ve İngiliz gazetelerinin bu konudaki yazılarının özeti.
Dosyanın içeriğini nereden biliyor bu gazeteler diye sormayın. Bilmelerine gerek yok, psikoloji mühendisliği yapıyorlar. The Times’a göre kapatma davasını açanlar (yani Yargıtay Başsavcılığı) hem demokrasiye hem de İslam’a karşı imiş.
Özellikle Anglo-Sakson (Anglo-Amerikan) basın, resmi ABD, ABD’nin sivil toplum örgütleri, Avrupa Parlamentosu, Avrupa Birliği, her ne hikmetse, AKP’yi kayırma ve pışpışlama peşinde. Ağızlarını açıp Kuddisi Okkır cinayetinden söz etmiyorlar.
FESAT ÇUVALI TANIMI
Söz etmesinler! Ben benzetme (analoji) yolu ile, Türkiye’nin başına geçirilmek istenen fesat çuvalını tanımlamak istiyorum.
2000’li yılların başlamasından bu yana Türkiye’de olanlar, tıpkı 12 Mart ve 12 Eylül öncesinde olanlar gibi bu uluslararası tezgáhı hatırlatıyor bana!..
2002 yılında AKP’nin iktidara getirilmesi ve AKP’yi iktidara getiren seçimle ilgili elektronik fesat kuşkuları renkli devrimleri anımsatıyor bana!..
Sırbistan’da, Ukrayna’da, Gürcistan’da renkli devrim iktidarı devirmek için yapıldı, Özbekistan’da iktidarı devirmek için denendi. Türkiye’de iktidarı iktidarda tutmak için yapıldı gibi. Mecnun’a Leyla’yı hatırlatan rüzgár bana hep fesatları, komploları, dönen dolapları hatırlatıyor. Komplolar, fesatlar ve dönen dolaplar da Mark MacKinnon’un "Renkli Devrimlerin Sırrı: Yeni Soğuk Savaş"nı (Destek Yayınları) anımsatıyor.
Kitabı yeniden okuyorum. Okudukça, köşelerde yayınlanan yazıları, sivil toplum örgütlerimizi, uluslararası ve özellikle ABD kimlikli STÖ’nün temsilcilerinin konuşma ve demeçlerini, Zaman ve Radikal gibi gazetelerde yayınlanan çeviri makaleleri çok daha iyi anlıyorum. Örneğin Freedom House (Özgürlükler Evi) adını duyduğum zaman tüylerim diken diken oluyor.