BUGÜN, Anayasa referandumu hakkında şimdiye kadar yazdıklarımı özetleyip herkese zihin açıklığı temenni edecektim.
Yüksek Seçim Kurulu’nun açıkladığı karara göre 12 Eylül yasak kapsamına giriyor. Unutmuşum. Birden apışıp kaldım. Yazı kafamın içinde hazırdı. Şimdi ne yapacağım diye düşünmeye başladım. Aslında yazı konusu bulmakta hiç sıkıntı çekmem. Türkiye toprağı bu konuda verimlidir. Siyasetçilerin, hükümet erkânının açıklamalarından, dere yatağına bina yapan yüce halkımızın dehâsından her gün onlarca yazı konusu çıkar. Tarih-coğrafya-yurtbilgisi alanları da bire yüz veren iyi bir kaynaktır. Ama Hürriyet’te yazmaya başladığımdan bu yana ilk kez konu sıkıntısı çekiyorum. * * * “1 Eylül 1936’da doğduğuma göre, şu anda 74 yıl + 12 gün’dür hayattayım” cümlesi bir yazı kapısı açabilir. Açalım, açtıralım! 1 Eylül sabahı Ülker’e 75 yaşıma girdiğimi söylediğim zaman, “Sen daha 74 yaşındasın!” diye itiraz etti. 74 yaşımda olmamı doğal buluyor ama 75 sayısı trajik bir nokta. Bir dönemeç sanki. Bense 75’i seviyorum. 75 yaşımı seviyorum ama geceleri başımı yastığa koyduğum zaman ölümü(mü) düşündüğümü de gizleyemeyeceğim. Çok uzun süredir bu böyle. Annemin babası Kör İbram öldüğünde 100 yaşını geçmişti. Annem 86 yaşında, babam 76’sında öldü. Hangisinin ömrüne benzeyecek sonum? Babama göre önümde bir yıl, anneme göre 12 yıl, dedeme göre 25 yıl var. * * * 12-18 yaşlarım arasında yaz işçiliğini saymazsak yaptığım işleri hep sevdim. Kaldı ki o dönemi de çok severim. 5-6 yıl öğretmenlik, 15 yıl TRT televizyonu, 7-8 yıl evde yazarlık, çevirmenlik, 10 yıl yayınevi editörlüğü ve 11 yıl Hürriyet Gazetesi yazarlığı. 1953’ten bu yana edebiyat ve yazma eyleminin içindeyim. İlk kitabım 1963 yılında yayınlandı. Telif ve çeviri, şiir ve düzyazı olarak 120’den fazla kitabım var. Dört-beş yabancı dilde 10’dan fazla kitabım yayınlandı. Bu yıl da Türkçe ve yabancı dilde yeni kitaplar var. Yazdıklarımdan geriye tek satır kalacak mı? İçtenlikle söylüyorum, hiç umurumda bile değil. Yazarak var oldum, yazarak çok mutlu oldum! Okurlarımdan birkaçını mutlu ettiysem artık gam yemem! Bu bana yeter! Demek ki hayatım boşuna geçmemiş. Bu süre içinde dostumdan çok düşmanım, sevenimden çok sevmeyenim oldu. Kimseye borcum yok, kimseden alacağım yok. Şimdiye kadar ne şeyhim ne de müridim oldu! * * * Hürriyet Gazetesi bana 5 yıl daha katlanırsa 1 Eylül 2016 tarihinde, 80 yaşımda, yazmayı bırakmaya karar verdim, bugün. Sadece gazete yazıcılığını değil, edebiyat yazarlığını da. Bu kararım, bana yaraşan bir karar. Yakınlarım “Yaptın yapacağını gene” diyecekler. Ben böyle bir programcı ve programlı bir adamım işte. Daha sonra köydeki evimin terasında oturup sevdiğim yazar ve kitapları son kez okuyacağım; İçki içip pipo tüttüreceğim. Ah bir de cesedim yakılabilseydi, küllerim savrulabilseydi! (Not: Hava değişimi iznine çıkıyorum. 21 Eylül’de buluşmak üzere, sizin de izninizle.)