FARİSÎ dilini bilen emekli diplomat arkadaşımdan yeni bir e-mail geldi.
Yazdığına göre: ABD tarafından finanse edilen ve Prag’da Farsça yayın yapan Radio Farda’nın 21 Temmuz tarihli sitesinde PKK ile ilgili bir haber yer almış. Arkadaşım, “Haberde PKK lideri Karayılan’dan ‘Sayın’ diye bahsedilmesi ilgi çekici” diyor. Radio Farda’nın 21 Temmuz tarihli sitesinde yer alan “PKK’nın silah bırakma koşulları” başlıklı haberin çevirisi aşağıdadır: BM GÖZETİMİ ALTINDA “PKK’nın silah bırakma koşulları bu örgütün lideri tarafından açıklandı: PKK lideri kendi denetimi altındaki silahlı çetenin silah bırakma koşullarını ilan etti. Yirmi yıldır savaşan PKK’nın lideri Murat Karayılan, örgütünün, Birleşmiş Milletler nezareti altında ve şartsız olarak silah bırakmaya hazır olduğunu söylemiştir. PKK lideri Türkiye’nin ateşkes ilan etmesi ve PKK’nın şartlarını kabul etmesi halinde, Kürt savaşçıların Birleşmiş Milletler nezaretinde silah bırakmaya hazır olduğunu söylemiştir. (Sayın) Karayılan Türk askerlerinin Kürt milislere saldırılarına son vermesini ve Türkiye’nin Doğu’daki Kürt siyasetçilerine karşı giriştiği tutuklamaları durdurmasını istemiştir. Türkiye Kürtleri ayrıca dil ve kültür özgürlüklerinin günlük yaşama geçirilmesini de istemektedirler. PKK lideri Türk devletinin bu isteklerini reddetmesi halinde bağımsızlıklarını ilan etmeye mecbur olacaklarını açıklamıştır.” YASALLAŞMAK, MEŞRULAŞMAK Karayılan buna benzer bir demeci İngiliz BBC radyosuna da vermiş. Ben AKP hükümetinin PKK ve açılım politikasını beğenen biri değilim. Ancak, değerlendirmesini devletler hukuku uzmanlarına ve hariciyenin “monşerler”ine(!) bırakmak gerek ama yukarıdaki demecin bir deli saçması olduğunu anlamamak çok zor. “Birleşmiş Milletler nezaretinde silah bırakmak” ne demek? Ayrı, bağımsız bir siyasal ve askeri güç, demek. Türkiye Cumhuriyeti ceza yasalarına tabi bir isyancı grubu Birleşmiş Milletler aracılığıyla yasallaşmak ve meşrulaşmak istiyor. Ama daha önce Türkiye’nin ateş kesmesi ve PKK’nın şartlarını kabul etmesi gerekiyormuş. Yoksa bağımsızlık ilan etmek zorunda kalacaklarmış. Eh, isteyenin bir yüzü vermeyenin iki yüzü kara! İnsanın “Yahu şu bağımsızlığı ilan et de kurtulalım!” diyesi geliyor. Gerçek ise bu demeçten sonra, aydınların, entelektüellerin, münevveranın her türlü arabulucu bildirileri havada kalıyor. Hele “Parmaklar karşılıklı olarak tetiklerden çekilmelidir. Türk Silahlı Kuvvetleri operasyon yapmamalı ve PKK eylemine son vermelidir!” türünden bildiriler ise görkemli bir eblehliği yansıtmaktadır. Bu türden bildiriler sanki Kandil’de kaleme alınmış gibi. Benim bu işten hiçbir umudum kalmadı: PKK bağımsızlık ilan etsin artık! Gecikirse daha başka tuhaf koşullar ileri sürecek. Bir başka dünyanın eşiğinden geçmek bu kafayla mümkün değil!