HASAN Cemal ve İsmet Berkan gibi mümtaz şahsiyetler Ergenekon Davası’nın memlekete demokrasi getireceğine sofuca inanıyorlar (Hasan Cemal, Milliyet, 18.04.09). Dava sonuçlanacak, suçlular cezalarını bulacaklar ve demokrasi adlı haspa, bir sınır kapısından Türkiye’ye giriş yapacak.
Hasan Cemal’e göre, "Ama ülkeye demokrasiyi getirecek bir davanın demokrasinin, insan hakları ilkelerinin çiğnenmediği bir dava olması gerekir" imiş...
Miş gidi miş!..
* * *
Bir başka mümtaz sima olan DTP Genel Başkanı Ahmet Türk de demokrasinin kocakarı ilacını tavsiye ediyor: "Sorunun çözümünde kısmi anayasa değişiklikleriyle değil, toplumsal sözleşme niteliğinde yeni bir anayasayla mesafe almak mümkündür. Fırsatlar heba edilirse sancılı süreç devam eder. Gelin, Türkiye’de demokrasinin önündeki en büyük engel olan Kürt sorununu diyalogla çözerek ortadan kaldıralım" (Hürriyet, 13.05.09).
Ben de Ahmet Türk gibi demokrasinin önündeki en büyük engelin Kürt sorunu olduğunu düşünüyorum. Ahmet Türk, Anayasa’nın ikili kurucu unsur üzerinden yeniden kaleme alınmasını istiyor. Kürtçe ikinci resmi dil olacak, Kürt dili eğitim ve öğretim dili olacak ve demokrasi adlı haspa, Habur sınır kapısından salına salına ülkeye gelecek.
Oh ne álá! Ahmet Türk tevazu göstermemeli, Kürtlere bu kadar demokrasi yetmez; federasyon ve bağımsızlık daha fazla demokrasi getirir.
Acaba öyle mi olur? Ahmet Türk ve öteki aşiret reisleri ve feodaller kendi yakın akrabalarını milletvekili seçtirirler; cumhurbaşkanlığını, başbakanlığı, bakanlıkları amca, dayı, yeğen kendi aralarında paylaşırlar. Ahmet Türk ömür boyu cumhurbaşkanı seçilir. Demokrasi karpuzunu yeme de yanında yat! Irak’ın kuzeyindeki yönetim biraz önce tasvir ettiğim gibi değil mi?
* * *
Muhterem Ahmet Türk, muhterem Hasan Cemal, muhterem İsmet Berkan beylerimiz, kafa yapılarınız ne yazık ki "İkisini sallandıracaksın, bak her şey nasıl da düzelir!" kafasından hiç de farklı değil.
Bu memlekette 27 Mayıs oldu, memleketin başbakanı ve bakanları sallandırıldı, ne oldu? 12 Mart, 12 Eylül darbeleri oldu, ne oldu? Demokrasi mi geldi?
Anayasa, babayasa değişiklikleriyle, ne olduğu belli olmayan bir dava sonuçlanınca memlekete demokrasi gelmez. Bakın nasıl gelir:
Toprak reformu gibi köktenci yöntemler kullanarak; feodalitenin, tarikat ve cemaatlerin kökü kurutularak; ağalar, beyler, şeyhler ve şıhlar iktidarsız bırakılarak biraz demokrasi gelir.
Seçim ve partiler yasası değiştirilerek, milletvekili dokunulmazlığı kaldırılarak biraz demokrasi gelir. Eğitim ve yönetim tamamen laiklik ekseninden hiza ve istikamete bakarsa biraz demokrasi gelir.
Demokrasi uygarlık, kültür ve bilinç kuyusundan çıkar, değerli bey biraderler. Bunun için özgürlükçü cumhuriyet devrimlerinin tamamlanması gerekir. İmam hatip okullarının gerçek misyonuna yönlendirilmesi gerekir.
Kusura bakmayın, sizleri şu anda ciddiye almam ve demokrasi yandaşı saymam mümkün değil!