NASREDDİN Hoca ile oğlu kasabaya gidecek. Hoca eşeğe biniyor, oğlu da yürüyor.
Yolda bir adama rastlıyorlar, adam “Utanmıyor musun, Hoca,” diyor, “kendin eşeğe binmişsin, küçücük çocuğu yürütüyorsun.” Hoca, “Doğru yahu” diyor ve kendisi eşekten inerek oğlunu eşeğe bindiriyor. Bir süre sonra yine bir adama rastlıyorlar, o adam da oğlanı azarlıyor, “Yaşlı başlı baban yürürken sen eşeğe binmeye utanmıyor musun?” diye. Bu kez ikisi birlikte eşeğe biniyorlar ve yine bir adama rastlıyorlar. Adam, “Sizde hiç insaf yok mu yahu, ikinizi birden zavallı hayvancık nasıl taşısın?” diyor. Bunun üzerine ikisi de eşekten iniyor ve yürümeye başlıyorlar ve yine bir adama rastlıyorlar, adam, “Sizde hiç akıl yok mu, eşeğe binsenize,” deyince, Hoca oğluna, “Gel,” diyor, “tut şu eşeği”. İkisi birlikte eşeği sırtlarına alıp kasabanın yolunu tutuyorlar. CHP’YE KARIŞMA HAKKI Londra’da yaşayan bir öğretim üyesi okurum aşağıdaki iletiyi gönderdi: “Hiçbir partinin iç işleyişine karışmayıp da, konu CHP olunca herkesin nedense il başkanı seçimi ile bile ilgilenmesini hiç anlamıyorum. Başka bir partinin il başkanı ile ilgilenildiğini görmedim, duymadım, okumadım. Bu durum özellikle CHP için geçerli, herkes her konuda karışma hakkı görüyor. İcraatı yapandan çok CHP konu oluyor genelde. Hangi bakan neden seçildi, nereden geldi diye bilmiyoruz ama CHP’nin PM üyelerinin kimlikleri herkesçe biliniyor. Pek anlayamadığım bir durum bu. Kılıçdaroğlu iktidara eleştiride bulununca da projelerini anlatsın diye eleştiri oluyor. Projelerini anlatınca da iktidarın yaptıklarına neden karşı çıkılmıyor deniyor. Üstelik bence her konuyu da gayet güzel anlatıyor, açıklıyorlar. Ben bir vatandaş olarak anlıyorum, projelerini de izliyorum. Her konuda da gayet de doğru açıklamalar yapılıyor.” İBRETLİK YAZICI ESNAFI Bir de yatak serme meselesinden dolayı karısına durmadan dayak atan bir herifin hikayesi var ama bunu daha önce yazdığım için tekrarın gereği yok. İbretlik yazıcı esnafının yazılarını ben de ibretle izliyorum. Bir zamanlar CHP ve Deniz Baykal halkla bütünleşmiyor; açlıktan, işsizlikten, sefaletten söz etmiyor diye basarlardı sıfırı. “Varsa yoksa laiklik ve irtica!” derlerdi. Şimdi, CHP’ye ve yeni genel başkanına, “Sen bırak sefalet edebiyatını Kürt meselesinden söz et!” diye bastırıyorlar. Bence, gazetelerin yazıcı esnafı açıklamalı önce: Anadilde öğretim hakkı için ne düşünüyorlar? Anlaşıldığına göre demokratik yöntemli (!) radikal çözümleri tercih ediyorlar. Örneğin özerk bölge, Kürt-Türk Federasyonu, bağımsız Kuzey Kürdistan Kürt Devleti. Ben bu üç çözüme de karşı değilim ama taraflısı da değilim. Kürt sorununun daha az, daha fazla demokrasi ile hiçbir ilişkisi yok. Bir başka dünya bu esnafla mümkün değildir!