SOMUT bir örnekten yola çıkalım: Ana rahmine haklı düşenler ile solu psikiyatri kliniğine çevirenler ve onların izleyicileri CHP’yi, DSP’yi, SHP’yi gerçek bir sol parti saymıyorlar.
Olabilir de olamaz da! Bunların dışında kalan bir kalın kalabalık, sol ile iktidar arasındaki en büyük engelin CHP ve Deniz Baykal olduğunu ileri sürüyor. Olabilir de olamaz da!
BU SORUYU YANITLA
CHP’nin gerçekten sol olup olmadığını bir yana bırakalım. Madem ki CHP’nin iktidar yolundaki en büyük engel Deniz Baykal, o zaman başkanlıktan uzaklaştırılsın. Buna da parti tüzüğü mazeret gösteriliyor. Ama kimsenin aklına şu soruyu sormak gelmiyor:
"Siz bir genel başkandan kurtulmak için içerdeki parti üyesi delegeleri ikna edemiyorsunuz, dışarıdaki müşteri-seçmenleri nasıl ikna edeceksiniz?"
CHP üyelerini ikna edip Deniz Baykal’ı başkanlıktan uzaklaştıramayanlar, Baykal kendiliğinden başkanlıktan ayrılırsa, AKP’ye, MHP’ye, Anavatan Partisi’ne, DYP’ye oy veren ve geçen seçimde hiçbir partiye oy vermeyenleri ikna edecekler!
Ölme eşeğim ölme, yonca bitsin ye de öl!
Yeni parti önerenler ilkin bunları düşünmek, bu bağlamın içinde yer alan soruları yanıtlamak zorunda!
YARIM PABUÇ ALLAME
Bir de konuya kıran girmiş gibi Cumhuriyet’le, devrimleriyle, çağdaşlaşma kavgasıyla dalga geçmeyi iş sanan zevzek ve yarım pabuçlu allameler, "Çağdaş Sosyal Demokratlar" vardır ki sola küfretmeyi marifet sayarlar. Bunu düşünsel düzeyleri gereği mi, kuyruk acıları için mi, yoksa bir yerlere kuyruk sallamak için mi yaparlar, bilinmez.
Ama bilinen şudur ki: Cumhuriyet, devrimler, çağdaşlaşma kaygısı ve sol her zaman yan yana olmuştur. Durun şimdi, geçmiş iktidarların solu ezme çabalarından söz etmeyin bana. Sol, her zaman solda olduğuna inandığı için düştüğü zindanlarda bile Cumhuriyet’i ve devrimlerini desteklemiştir.
ADINA SOL DEME!
Cumhuriyet karşıtları, Cumhuriyet’in yeminli düşmanları, Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile Serbest Cumhuriyet Fırkası ekürilerinden gelenler, cumhuriyetçi olduğu için sola da düşmanlık duymuşlardır. Bu nedenle, parti kurmaya heveslenenlere bir tavsiyem var: Partilerinin adına sol ve sosyalist gibi sıfatlar koymasınlar. Parti programlarında bu sıfatlar olmasın, önemli olan kapsam ve içerik! Programın sol ve sosyalist olması!
Seçmenin devrimi mi, evrimi mi? Partilerin aldığı oyların yüzdelerine bakarsak solda seçmen devrimi olamayacağı kesin! Sol; sağ ile, dincilik, avantacılık, hortumculuk, yolsuzluklar (bir tek İSKİ bile unutulmuyor), aflar, gecekondular konularında nasıl yarışacak?
ŞİMDİLİK SÖYLEMEM
Bu nedenle Tony Blair’e öykünerek yeni bir sol kurmayı bir yana bırakmalı. Seçmen ithal edilemeyeceğine göre, Lula de Silva (Brezilya), Tabare Vazquez (Uruguay), Hugo Chavez (Venezüella), Nestor Kirchner (Arjantin), Michelle Bachelet (Şili) ve Evo Morales (Bolivya) iktidara nasıl geldiler onu araştırmalı. Marifet müşteri-seçmende mi, parti programında mı? Türk seçmeninin elini bağlayan ne, Güney Amerikalı seçmenin, Avrupalı seçmenin elini özgürleştiren ne? Bu sorunun yanıtını biliyorum ama (şimdilik) söylemeyeceğim!