Paylaş
Diğer halkların jenoside uğramasına seyirci kaldın. Kürt ulusunun yok sayılmasına, yok edilmesine, trajedi derecesinde uzun sürece yayılan ve uygulanan soykırımını görmezden geldin. Egemen ve hakimiyet kurmak isteyen Kuvayilere metiyeler dizdin, onların atlarına, paşalarının ‘çakmak çakmak gözleri’ne hayranlığını dizelerinde işledin. Koçgiri’de, Zilan’da, Dersim’de, Piran’da, Palu’da, Geliye Sapo’da ve daha evvelinde Haput’ta, Sivas’da, Adana’da, Trabzon, Samsun, Rize’de ya da Hakkari’de, Mardin’de, Erzurum’da, Van’da vs. oluk oluk her karışında akan kan ve gözyaşlarına kalemin ve ellerin tutuk kaldı, dillendirmedin.” (Arka kapak)
“Açıkca ifade etmek gerekir ki Nazım Kürtlere ait değildir; Türk halkının dışındaki halklara ne kadar ait ise Kürt halkına da o kadar aittir. // İki ayrı ulus ve iki farklı ülke olgusu Nazım’ı savunma ‘hatırına’ yok sayılamaz. Tarihsel olguları Nazım’a feda edemeyiz. Farklı ulusların, farklı ülke ve coğrafyaların, farklı kültürlerin yok sayılması pahasına Nazım’ı Türk ve Kürt halklarının ‘ortak değeri’ olarak görmek-göstermek gerçeklere alay etmektir.” (s. 15)
* * *
Yukarıdaki satırlar bir zırdelinin sayıklamaları, sabuklamaları değil. Hüseyin Can adında birinin “İttihatçı-Kemalist İdeolojiden Kurtulamamış Sosyal Şoven TKP’nin Üyesi Bir Şair: Nazım Hikmet ve Kürtler” (Pêrî Yayınları, 2010) adlı kitabından aldım.
Kitap ilkin 2009 yılında Almanya’da yayımlanmış. Sonra Türkiye’de.
Yazara göre Nâzım Hikmet Türklere şiirinde mebzul miktarda yer verirken, şiirinin merkezine Türkleri koyarken Kürtlere yapıtına yazınsal zenginlik kazandırmak için garnitür olarak yer vermiştir. “Kürtler üzerine bir tek şiir yazma ihtiyacı duymamıştır. Kürtlerin ulusal kimliği, dili. Kültürü, tarihi, yaşamı, ulusal talepleri, mücadeleleri üzerine başlı başına bir tek eser koymadığı gibi, konusu Kürtler olan sanatsal bir çalışma içerisine de girmemiştir. Yüz binlerce Kürdün katledilmesini şiirine, tiyatrosuna, mektubuna, destanına vb. almamıştır.” (s. 155)
* * *
Kitap bu türden ipe sapa gelmez zırvalarla dolu. Nâzım Hikmet’in “Türkler” dediği kimdir, kimlerdir; Türk ırkı mı, Türk etnisitesi mi? Nâzım’ın “Türk” dediği kimse, “Türkler” dediği topluluk Anadolu’da yaşayan ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olan ve ulusal kurtuluş savaşına katılmış olan insanlardır.
Nâzım Hikmet, Mustafa Kemal Paşa’yı şiirine soktuğuna göre Şeyh Mahmud’u, Şeyh Said’i, Cibranlı Halit Bey’i neden şiirine birer kahraman olarak yerleştirmemiştir? Bağımsız bir Kürdistan kurmak isteyen bu insanlara Nâzım’ın övgü düzmesini beklemek zırvalamaktan başka nedir ki? Nâzım öldürülen isyancıların arkasından “İyi oldu, oh oldu” mu demiş? Bu türden insanlarla Kürtlerin işi çoook zor! Allah akıl versin!
Paylaş