KIRMIZI Yayınları tarafından yayınlanan "Şematizmden Yaratıcılığa"yı yazması için Murat Katoğlu’na yıllarca yalvardım.
Çünkü Murat konuşmayı yazmaktan daha çok sever. Yapıtları, dostlarıyla yaptığı konuşmalar ve tartışmalardır. Saha ve uygulama adamıdır. İzmir’in son on yılda kazandığı sanat ve estetik değerlerin gerisinde Murat vardır. Kadıköy Süreyya Sineması’nın Süreyya Operası’na dönüşmesi, arada Murat Katoğlu olmasaydı, bu denli görkemli olmazdı.
Kendisine bunları söyleseniz, "O Murat Katoğlu ben değilim!" der.
ÜLKEN’DEN ALINTI
Kitabın altbaşlığı olarak, adının altında şu açıklama yer alıyor: "Cumhuriyet Türkiye’sinde Yüksek Sanat ve Kültür Hayatının Kamu Hizmeti Olarak Kurumlaşması"...
Murat Katoğlu, kitabı yazma amacını Hilmi Ziya Ülken’den bir alıntıyla açıklıyor:
"19. yüzyıl ortalarında iki álem (Doğu ile Batı. M.K.) arasındaki fark ölçülemeyecek kadar büyüktür. Her bakımdan yenilmiş bir álemin bu sarsıntılı devresinde dünya medeniyetinin fikir mahsullerini geniş buutlarıyla kavraması mümkün müdür?.. Uzun bir süre, iki álem hiçbir senteze ulaşamadan, aynı kafanın içinde yan yana yaşadı ve Türk toplumunun en buhranlı problemi bir senteze ulaşamayan bu ikici (düalist) görüşün devamıdır? Kısacası Tanzimat’ın devlet adamları bir çıkmazın içindeydi ve bütün iyi niyetleriyle birlikte bu çelişik durumda Batı medeniyetine yönelmek ve modernleşmek ile imparatorluğun siyasi bütünlüğünü korumanın uzlaşılmaz buhranı içinde bulunuyordu." (S.13)
TÜRK RÖNESANSI
Murat Katoğlu, Cumhuriyet’inbu düalizmi ortadan kaldırmayı hedefleyen ideolojisini ve uygulamalarını tasvir ediyor. Cumhuriyet’in temel ilkeleri, kurucu felsefesi, bu ikiliği ortadan kaldırarak, kendi normlarını egemen kılmayı amaçlamaktadır.
Bunun sonucu olarak hukuk, kültür, etik ve estetik bağlamlarında Cumhuriyet devrimleri yapılmış; Anayasa’nın 174. maddesi tarafından korunan Devrim Yasaları çıkarılmış.
Herhangi bir kimse Cumhuriyet devrimlerini cinsiyet değiştirme operasyonlarına benzetirse, hiç de haksız sayılmaz. Murat Katoğlu bu operasyonların sanat, kültür ve düşünce alanlarında nasıl gerçekleştirildiğini anlatıyor ve asıl önemlisi, kamusal alanda kurumlaşan Türk Rönenansı’nı tanıtıyor.
"Bu ciddi ve köklü değişime karşı zaman zaman öne sürülen (özellikle eski alfabe ve yazının terk edilmesiyle) ’tarihsel mirastan kopma’ eleştirisi de bu bağlamda hatırlanmalı ve sorgulanmalıdır. İşin özüyle ilgili üç temel soru sorulabilir:
1. Kopulan, kaybedilen, unutulan mirasın yazılı, basılı, kayıtlı ürünleri ve eserleri nelerdir?
2. Bunlar içinde insanlığın ve kendi toplumunun gelişimine katkıda bulunabilecek iken değerlendirilmemiş bir fizikçi, biyolog, kimyacı, matematikçi, felsefeci, káşif, coğrafyacı, müellif ve sanatçı var mıdır?
3. Eski kaynakları kullanan, bunlardan yetkin biçimde ya da orta düzeyde yararlanan insan sayısı o dönemde ne idi?"
DOĞU KAZANIRSA
Düalizmin şematik Doğu geleneğine bağlı durağan kanadı, Türk Rönesansı’nı yaratan Cumhuriyet’e direnmesini hálá sürdürüyor. Doğu kanadı kazanırsa Osmanlı’ya geri döneceğiz ve çağdaşlaşma idealinin yüz yıllık zahmetli mücadelesi havasız kalıp boğulacak!..