Paylaş
Her zaman sakin olan Madame Murcia’nın birden ayağa fırlayıp “Hayır genç bayan, hiçbir gerçek yazar sizin yaptığınız bu tanıma uymaz. ‘Kısa cümlelerle konuşur gibi yazmak, halkın anlayacağı bir üslupla yazmak’ ne demek?” diye itiraz ettiğini anımsıyorum.
Genç kızın aslında bir suçu yoktu, ortaokul ve lisede standart öğretmenler bize, kısa cümlelerle konuşur gibi yazmanın, halk tarafından anlaşılır olmanın bir yazar için övülebilecek en önemli erdem olduğunu öğretmişlerdi.
Edebiyat yazarı, yazınsal yazar bir başka boyutta yazardı. Gerçekten “yazar” olabilmek için bize öğretilen ilkeyi paramparça etmek gerekiyordu.
ÖDEV VE GÖREV
“MonoKL” (Mono Kurgusuz Labirent) dergisini okurken, Madame Murcia’nın itirazı geldi aklıma. “MonoKL” dergisi sadece Türkiye’nin değil dünya standartlarının en üst basamağında yer alan bir dergi. Sıradan, alışılmış bir dergi değil. Beni şaşırttı, titretti. Böyle bir dergiden bir gazetenin sütunlarında söz etmek belki epeyce aşırıya kaçabilecek bir davranış. Okurların çok büyük bir bölümünün ilgi alanının dışında kalıyor. Üniversite hocalarına, doktora öğrencilerine ve çağdaş kültürle gerçekten ilgili yazarlara seslenen bir dergi. Ama ben burada bu dergiden söz etmeyi bir zorunlu ödev ve görev sayıyorum.
CUMHURİYETE BAĞLI
Düşünce, sanat ve siyaset öncülerinin bize okullarda öğretilen yazma ve okuma ilkelerinin bukağılarından mutlaka kurtulmaları gerektiğini düşünüyorum.
Bir dergi düşünün ki yerli ve yabancı yazarların hepsi yazılarını bir tema çevresinde bu dergi için özel olarak kaleme almışlar. Bu müthiş bir şey. Örneğin derginin son “Lacan” sayısı için 9 ülkeden 39 yazar doğrudan katkıda bulunmuşlar. Yazıların 33 tanesi dünyada ilk kez “MonoKL” (www.monokl.net; editor@monokl.net; 0212 292 84 59) dergisinde yayımlanıyor.
Dünyanın on ülkesinden yüzün üzerinde akademisyen dergiye katkıda bulunmuş. Bu görülmemiş bir başarı. Birçoğu Türkiye’ye gelmiş, dergi tarafından düzenlenen toplantılara katılmış. Hem uluslararası hem yerel niteliklere sahip bir dergi. Dediğim gibi bana heyecan veriyor. Derginin yazar çevresinde dünyanın dört bir yanında master, doktora yapan gençler, felsefeciler, edebiyatçılar, şair ve sanatçılar var. Günümüzde, hukuk ve demokrasi adına yapılan sapkınlıkları gördükçe; özgürlüğü salt farklılık ve ayrım üzerinden, garip bir liberallik ve parasal ilişkiler üzerinden anlayanları gördükçe karamsarlığa düşmemek mümkün değil. Siz adının tuhaflığına bakmayın, kendi deyişleriyle “MonoKL cumhuriyetin ideallerine sonuna kadar bağlıdır. Elbette kültür onun özü olduğundan olaylara farklı ve kavrayıcı bir bütünsellik içerisinde, yaşamın esnekliğine de yer bırakır bir vaziyette bakmaktadır.”
SAĞLIĞA İYİ GELİR
Geçen ekim başlarında Fransız Kültür Merkezi’nde Jacques Lacarrière’le ilgili konuşmamda da söylediğim gibi kültürler ve metinlerarası ilişki ve özellikle de çeviri eylemi kültürel ve düşünsel enseste, yozlaşmaya engel olur. Her türlü melezleşme her türlü sağlığa iyi gelir.
Paylaş