TELEVİZYONLARDAKİ 1 Mayıs’ı gözlerim yaşararak, boğazım düğümlenerek izledim. 1965 genel seçimlerinden önce, Mehmet Ali Aybar’ın “İşçiler, köylüler, marabalar!” diye haykıran sesini radyoda duyduğum zaman içimde köpüren duygularla.
Taksim Alanı evime çok yakın olmasına karşın, 1 Mayıs’ın onurunu işçi sınıfı ile paylaşmaya hakkım olmadığını düşündüm. Ve alana gitmedim. Cumhuriyet’e, devrimlere, işçi sınıfına ve gençliğe ihanet edenleri orada görmekten korktum. 1 Mayıs öncesinde okuduğum bazı yazılar midemi bulandırdı. 1 Mayıs sonrasında okuduğum yazılar midemi bulandırdı. * * * Milliyetçilerin, eski ve yeni ülkücülerin; işçi sınıfı ve solcuların ülkeyi hiçbir zaman satmadıklarını, satmaya niyetli olmadıklarını artık anladıklarını sanıyorum. Eski ülkücülerden anlayanlarına rastladım, kimilerinin yazılarını okudum. Artık sendikalara, işçi hareketlerine soğuk bakmadıklarını, bakmayacaklarını tahmin ediyorum. Milli Görüş ve İslamcı geleneğin işçi sınıfına ve sendikalara gönül yakınlığı duyması olanaksız. Onlara göre işçi sınıfı patrona biat ve itaat etmeli, onun “baba gibi” verdiğiyle yetinmeli, patronun tarikatı varken, sendikalara zinhar girmemeli. İşçi sınıfının milliyetçi, dinci, İslamcı, ırkçı, etnik sendikaları olmaz. İşçi sınıfının bir tek sendikası olur. O sendika Cumhuriyetçidir, devrimcidir, halkçıdır, soldadır, laiktir, enternasyonalisttir. Her işçinin inancı kalbindedir ve/ama ideolojisi emeğinin ideolojisidir. * * * 1 Mayıs’ı lütfettikleri yanılsamasıyla böbürlenenleri; barışçı 1 Mayısların demokratik açılımlar sayesinde gerçekleştiğini ileri sürenleri midem bulanarak dinledim, midem bulanarak okudum. Şimdi işçi sınıfının dostu gösterisi yapıyor ve bu sınıfın kendilerine şükran borcu olduğunu ima ediyorlardı. Oysa, Komünizmle Mücadele Derneği’ni kurup her türlü demokratik gelişimin üzerine yürüyen bunlardı geçmişte. Sendikalara ateş, taş ve sopayla saldıranlar bunlardı. Sömürüye karşı olduğunu söyleyip emeğin örgütlenmesine engel olan bunlardı. Sendikaların karşısına tarikatı çıkaran bunlardı; gerçekten çağdaş ve özgür sendika yasalarının çıkmasına engel olan bunlardı. “Ana rahmine haklı düşenler”e, naylon demokratlara bakıyorum. 2010 1 Mayıs’ında olay çıkmamasını Ergenekon davasına bağlıyorlar. Zaten, onlara göre, 1 Mayıs 1977 katliamını da Ergenekoncu derin devlet yapmıştı. 12 Eylül’ü kim yaptıysa, 1 Mayıs 1977 katliamını da yapmıştır. Hedef belli. İşe Ergenekon’u karıştırmak, hedef şaşırtmaktır. 1 Mayıslarda utançtan evlerinden çıkmaması gerekenler bu türden cazgırlıklar yapıyor. * * * Sarper’in 1 Mayıs marşını Timur ve korodan dinlerken gözlerim yaşardı. Ama o alanda, işçilerin ağzından şanlı Enternasyonal’i de duymak isterdim. Umut 2011’e artık!