BELEDİYE başkanlarına, Ticaret ve Sanayi Odası Başkanı’na ve öteki yetkililere, "Yeni hemşerilerimizi üzecek herhangi bir şey yaptınız mı?" diye sordum.
"Dalga mı geçiyorsun?" gibilerden yüzüme tuhaf tuhaf baktılar. Ve "Mersin’de herhangi bir ayrımcılık mümkün müdür?" diye bana sordular. Ayrımcılık olsaydı, aileleri Arap asıllı, Girit göçmeni, "Urumlu" yani Torosların öte yakasından olan bu insanlar bu soruyu bana cesaretle soramazlardı. Kendi aileleri de, kendileri de eski göçmendi.
Aynı soruyu, Akdeniz Belediyesi’nin HADEP’li eski başkanı, DTP Eşbaşkanı Ahmet Türk’ün yeğeni Mehmet Fazıl Türk’e sordum.
"Kürtler neden Irak’a, Suriye’ye, İran’a kaçmadılar da Batı kentlerine ve Mersin’e geldiler? Özellikle Mersin’e; çünkü Mersin göçmenlerin kurduğu, karma bir kent. Hoşgörünün, uzlaşmanın inceliklerini bilen insanların kenti!" dedi.
YÜZDE 100 HİZMET
Mersin, son otuz yılda olağandışı göç alan kentlerin başında gelir. Türkiye ortalamasının dört katına ulaşan bir nüfus artışı kentin fiziki kapasitesini altüst ettiği gibi sosyo-kültürel yapısını da kökten sarsmıştır.
1980 sonrasında, kentsel yaşam koşullarına ve kentli bilincine doğal olarak uzak birkaç yüz bin insan, farklı nedenlerle (serbest bölge, iklim koşulları, önce Kürt sorunu ve sonra Kürt fesadı) Mersin’e yerleşti. Doğu, batı ve kuzeye doğru yeni mahalleler oluştu. Mücavir alanlarda yoğun biçimde imarsız yapılaşma başladı. Buralara, daha sonra, imar yasası uyarınca müstakil tapu verilerek "hisseli tapu" sorunu önemli ölçüde çözüldü. Şu anda konut sorunu yoktur ve belediye hizmetleri yüzde yüze yakın oranda buralara girmiştir.
40 BİN BOŞ DAİRE
Mersin, birinci Irak savaşından ve göçten önce Türkiye’den on yıl ileri bir kentti. Yıllık kalkınma oranı her yıl Türkiye ortalamasının iki katıydı. Kişi başına düşen milli gelir, Türkiye ortalamasının iki-üç katıydı. İşsizlik diye bir sorun yoktu. Mersin’in sahip olduğu olanakları dikkate alan çevreler, özellikle Özal döneminde, konut inşaatına giriştiler. Günümüzde kimilerine göre 10 bin, kimilerine göre 40 bin boş daire vardır Mersin’de.
KOLAYCA YAŞADILAR
Müslüman ve Hıristiyan Araplar, Levantenler, Rumlar ve Ermeniler, 1850’den sonra (aralarında benim de ailem olmak üzere) Toroslardan ve Toros eteklerinden inen Türkmen ve Yörükler tarafından kurulan Mersin, günümüze kadar hep dışardan göç almış; Mersin’de çalışan bürokratların çoğu Mersin’e yerleşmiştir.
Son dalgaya kadar "Urum" bölgelerinden göç alan kent yeni gelenlere kucak açmış, entegrasyonu kolaylaştırmıştır. Aralarında AKP yöneticilerinden Dengir Mir Mehmet Fırat’ın ailesi de olmak üzere değişik zamanlarda Mersin’e yerleşen ve yerleştirilen Kürt aileler, Mersin’de kolayca yaşama ve gelişme ortamı bulmuştur.
KENTİN ULUS BİLİNCİ
1850 ile 1980 arasında Mersin’e yerleşenlerde, din, tarikat, ırk, etnisite ayrımından uzak bir kent ve ulus bilinci oluşmuştur. Öyle ki her grup ve her insan kendini temsil etme olanağı bulmuştur. Bunu anlamak için Mersin’in siyasal yaşamını incelemek yeter.
Türkiye’nin ilk kadın belediye başkanı, Demokrat Parti’den seçilen Müfide İlhan’dır.