“Devrimler, birikmiş birçok kötülüklerin sonucudur. En sonunda demokrasi gelir. Demokrasinin esas prensibi halkın egemenliğidir. Ama milletin kendini yönetecekleri iyi seçebilmesi için yetişkin ve iyi eğitim görmüş olması şarttır. EĞER BU SAĞLANMAZSA DEMOKRASİ, OTOKRASİYE GEÇEBİLİR.”
Eh, o halde: “OTOKRASİYE HAYIR!” TESELLLİSİZ GERÇEK
Platon (Eflatun) böyle bir şey söylemiş midir? Devlet’i tarayıp araştıracak değilim. İsterse Platon söylememiş olsun. Doğru söze ne denir?
Demokrasinin “Demokrasi” olabilmesi için elit nitelikli yöneticiler ile yetişkin ve iyi eğitim görmüş seçmen gerekiyor. Ara da bulasın, nerede var?
Yönetici elitler, elit niteliklerinden yoksun sıradan insanlar ise, seçmen de iyi eğitim görmemiş yetersiz insanlardan oluşan bir yığışım ise, ortaya doruklardan uçurumlara doğru yuvarlanan bir ülke çıkar.
Bu gerçek ortada iken “Bu millet 60 yıldır CHP’ye (ya da sola) oy vermiyor!” iddiası çırçıplak ortada kalır. Ama tesellisi olmayan bir gerçek bu!
ÇALARLAR KAPINI
Bir ülke düşünün ki Başbakan’ı referandumu kazanmak için önünü arkasını düşünmeden “Dersim’in başına İnönü bomba yağdırdı!” diye meydanlarda konuşmaktadır.
Ve böylece Cumhuriyet’in meşruiyetinin temellerini sarsmaktadır.
Bu Başbakan’a “PKK’yı yok etmek için sen neden Tunceli ormanlarını yaktırmaktasın?” sorusu sorulmaz mı?
“Sen neden Irak’ın kuzeyine karadan ve havadan akınlar yaptırmakta ve dağı-taşı bombalattırmaktasın?” diye sorulmaz mı?
1937’de Dersim’in tepesine elle atılan birkaç bomba ile 2010 teknolojisinin bombaları, sesten hızlı uçakları ve helikopterleri arasında karşılaştırma yapılmaz mı? Başbakan’ın bir bakanı olan Egemen Bağış Bey ise “Hayır diyenin vatan sevgisiyle sıkıntısı vardır!” demiş.
Biri çıkıp “Tam tersine ‘Evet’ diyenler gerçek hainler, gerçek vatan satıcılarıdır!” dese ne olacak?
Ülkenin entelektüel düzenini ve düzeyini iktidarın zihinsel kapasitesi ve konuşma düzeyi belirler. Muhalefet hata yapıp hiza ve istikametine iktidardan bakarsa vay haline, vay halimize! O ülkeyi kaostan ve yıkılıştan hiçbir mucize kurtaramaz.
Eskiler “Men Dakka Dukka!” demişler ki “Çalma başkasının kapısını çalarlar kapını” demektir ve “Eden bulur!” anlamına gelir.