Paylaş
“Sayin Ozdemir Ince yazinizi okudum da immahtipler uzerine sunu farkettim
3-G teknolojisinden anlamayan sizlerin sanirim artik emekli olup evinde oturma vakti geldi.
baksaniza herseye o kadar yabancisiniz ki deve kusu misali kafanizi bi kaldiripta etrafniza bakma ihtiyaci hissetmiyorsunuz.yazilariniz hep bi ideolojiye saplantinin eseri
ama biz yani 3-G teknolojisini de en ince ayrintisina kadar bilen.laptop ile netbook un farkini keskin cizgilerle ayirtedebilen linux mu window mu daha iyi bunun bilincinde olan bilgiye ulasma yollarini bilen ve ideolojilerimizin tutsagi olmayan bizler artik sizlerin zamaninin doldugunu soluyoruz. inanin sizin ve sizin gibi at gozluguyle etrafina bakan kisilerin yazarlarin bizlere verecegi bisi yok.kafa bulandirmaktan baska.karanliga kufretmeyin bir mum yakin demisler cok basit ama cok manidar bir dize.sadece sunu bilin gercekten yaslanmissiniz belki de artik alzmeir hastaligida ensenizde ondan dolayi bize yapacaginiz en iyi sey evinizde oturmaniz olacaktir. Saygilar”
* * *
Mert Bilgin’e şöyle cevap verdim:
“Evinizde kaç kitabınız var, kaç kitap okudunuz? Maymunlar da 3G’yi öğrenir. Gençlik iki yerde işe yarar: 1. Sporda; 2. Yatakta, cinsel hayatta.
Ama ikisinde de yetenek, teknik ve zekâ gerekir. Yirmi yaşında Viagra kullananlar var.
Anlamadığım: Beni neden okuyorsunuz?
Saygınızı istemiyorum. Haydi çıkmaz yolunuza!
OI”
* * *
Bizim Tanbey Hacettepe Tıp Fakültesi’ni bitirdi. Ardından ABD’nin Cornell Üniversitesi ile MIT’de moleküler biyoloji, moleküler farmakoloji konularında doktora ve post-doktora yaptı. MAS General’de moleküler patoloji ihtisası ve üst ihtisas yaptı. Şu anda Harvard Tıp Okulu’nda hoca ve kendi adına bir kanser araştırma laboratuvarı var. Kanser araştırmaları için çok önemli iki sıvı keşfetti. Biri şu anda üretiliyor. İkincisi yakında üretilecek. Yani yazları ülkeye gelip de haklarında gazetelerde “Falanca yakında öyle bir keşif yapacakmış ki vay anam-babam!?” tarzında haber çıkan kimselere benzemiyor.
Zorunlu durumlar dışında cep telefonu kullanmıyor, 3G telefonu yok, almayacak. Tıp alanında bilgisayarını bir büyücü gibi kullanıyor ve bilgisayar oyunu oynamıyor. Kâğıda basılmış kitaplar okuyor. “Yakında kitap, gazete yok olacak!” demiyor. Ne olacak şimdi?
* * *
Ülker İnce’ye yeni bir bilgisayar almamız gerekiyordu. Teknosa’ya gittik. Görevlinin ilk sorusu “Nasıl bir bilgisayar istiyorsunuz?” olmadı. “Hangi oyunları oynamak istiyorsunuz?” diye sordu. Ülker, “Daktilo gibi kullanacağım ve soru soracağım” dedi.
Ey bilgisayar sahipleri, bilgisayara soracağınız kaç sorunuz var? “Irredantist” diye bir sözcük biliyor musunuz? Evinizde kâğıda basılmış kitaplardan oluşan bir kitaplığınız var mı, kaç kitabınız var?
Paylaş