Köşe yazarlarının ortak bildirisini imzalamam

ERTUĞRUL Özkök, 2 Mart 2010 tarihli Hürriyet Gazetesi’nde yazdı: “Köşe yazarları ortak bir bildiri yayımlamaya hazırlanıyor” imiş.

Haberin Devamı

Kimi köşe yazarlarının önderliğinde bir ortak metin yayımlayarak, Başbakan’ın, patronları, kendisine muhalif yazıcıları işten atmaya teşvik eden konuşmasını protesto edeceklermiş. Aslına bakarsanız: Başbakan teşvikin çok ötesine geçiyor, “O türden kimseleri gazetenizde barındırırsanız sonunuz kötü olur!” demeye getiriyordu. (Kısa bir bildiri bir gün sonra yayımlandı. Okudum!)


* * *  


Ben böyle bir bildiriyi imzalamam. Neden imzalamam, önce bunu açıklamam gerek:


1. Çok uzun zamandan bu yana kendi kalemimden çıkmayan hiçbir metni imzalamıyorum. En son, Deniz Gezmiş’lerin idamına karşı bir bildiri imzalamıştım.


2. Ben bir “Köşe Yazarı” değilim. Ben “Fıkra” ve “Makale” yazarıyım. Sonra “Gazeteci-Yazar” da değilim. Gazetede yazı yazan bir edebiyat yazarıyım. Bunları özellikle belirtiyorum. Çünkü bu iki yazma grubu arasında bir yığın etik farklar ve engeller vardır.

Haberin Devamı


3. Sevgi ve saygı duymadığım insanlarla kesinlikle bir arada olamam. Sevgi ve saygı duymadığım bir tek kişi bile olsa.

* * *


Ertuğrul Özkök
yazısını şöyle sürdürüyor: “Merak ediyorum, acaba kaç köşe yazarı bu bildiriye imza atacak? Tabii sayı kadar şu da önemli. Atmayanların kaçı, bildirinin içeriğine katılmadığı, kaçı ise korktuğu, çalıştığı kuruma zarar vermekten çekindiği için bunu yapmayacak?”


Ertuğrul Özkök
kardeşimin yazdığına göre, metni, “birçok konuda Başbakan Erdoğan’ın düşünce ve politikalarına yakın çizgide duran” yazıcılar hazırlamaktaymış. (Öyle.)


Bu girişimde bir oportünizm ve derin bir çelişki var: Bir başbakanı her konuda destekleyecekler ama destekledikleri “her konu”nun sonucu olan bir cümleden dolayı gocunacaklar. Kınayacaklar! Bu girişimin “yaşama” ve “yazma” etiği ve deontolojisi ile herhangi bir ilişkisi yok. Gösteri merakı! Başbakan’ı korumayı amaçlıyor.

* * *


1961 yılında 1041 aydının imzaladığı Yön Dergisi Manifestosu’nu, imzacılar arasında “Sol” karşıtı olduğunu yakından bildiğim kimseler de bulunduğu için imzalamamıştım.


1961 yılında 24-25 yaşımdaydım. Aradan 39 yıl geçmiş. Araya 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat girmiş. İmzacılar arasında 12 Mart ve 12 Eylül’ü alkışlayanlar olacak; yeminli Cumhuriyet düşmanları ve karşıtları olacak; laikliği dinsizlik olarak tanıtanlar olacak; Cumhuriyet’in Devrim Yasaları’nı bir felaket olarak görenler olacak; Başbakan’ın her eyleminde bir hikmet ve keramet arayanlar ve bulanlar olacak! Ve ben, benim cumhuriyet, demokrasi, özgürlük, eşitlik, kardeşlik erdemlerimi paylaşmayan insanlarla birlikte, Başbakan ekmek teknemi devirme tehdidinde bulunduğu için, bir bildirinin altına imza atacağım. Olacak şey değil. Benim her ne pahasına olursa olsun ekmeğimi korumak gibi bir kaygım yok. Onlar beni değil cumhuriyeti ve gerçek demokrasiyi savunsunlar!

Haberin Devamı


Ayrıca, aralarında, benim Hürriyet Gazetesi’nden atılmam için Aydın Doğan’a açıkça tavsiyede bulunanlar olacak ve ben onlarla birlikte sadece “ekmek teknemi” savunmak için bir kâğıt parçasını imzalayacağım! Olacak iş değil! Onlar, Cumhuriyet ve ilkelerini savunmak için yazılmış bir bildiriyi imzalarlar mı?

Tekel emekçilerinden, bütün emekçilerden yana bir bildiriyi imzalarlar mı? 

Yazarın Tüm Yazıları