YAZDIKLARIMA bozulan, yazdıklarımı hazmedemeyen ham okurlar bana "Moruk" derler, "Yaşını başını almışsın torunlarına bak!" derler.
İyi de, torun yok ki bakayım. Atama yoluyla dedesi olduğum, Orhan Alkaya’nın kızı Asûde de taa Anadolu yakasında oturmakta!
İslámcılar "Eski şair", "Beşinci sınıf şair" derler. "Senin kuşağının hepsi döndü, sen hálá Marksizm otlağında otluyorsun!" derler. "Ben gencim benim adam olma ihtimalim var ama sen ihtiyarsın, böyle bir şansın yok!" da derler.
Bunlara zaman zaman cevap veririm: "Gençlik sadece yatakta ve idmanda işe yarar! Ama ikisi de yetenek ve teknik ister!" derim.
70 OLDU 70
22 Mart 2009 günü İstanbul’dan sonra Edirne’de miting konuşması yapan ve CHP lideri Baykal’a saldıran Başbakan Erdoğan, 70-80 yaşındaki insanların siyaset yapmaması gerektiğini belirterek, şunları söylemiş: "Kalk akıl ver, danışmanlık yap, vakıfların başında ol. Yaşın 70 oldu 70. Hálá meydanlarda hakaret ediyorsun!" (Milliyet, 23.03.09)
Baykal’ın verdiği aklı başında akılları elinin tersiyle iten Başbakan, (yandaşlarına göre) Sultan ve Halife (!) Recep Tayyip Erdoğan’a da aynı cevabı vereceğim:
"Gençlik sadece yatakta ve idmanda işe yarar! Ama ikisi de yetenek ve teknik ister!"
Gençlerin büyük bir çoğunluğu cinsel gücü cinsel ilişki sayısına ve kadını hamile bırakma şansına bağlar.
Cinsel gücün bunun ikisiyle de ilişkisi yoktur! Cinsel güç kadını karada, denizde, havada mutlu etme ve mutlu olma sanatıyla doğru orantılıdır! Cinsel güç, horozun tavuğa binip inmesi benzeri bir idman anlayışıyla ölçülmez.
HAMASÇI GENÇ
23 Mart 2009 tarihli Milliyet Gazetesi’nin ikinci sayfasında, 90 yaşında son romanını yayımlayan Vedat Türkali ile yapılan bir söyleşi yer alıyor. Vedat Türkali bu yeni romanı "Yalancı Tanıklar Kahvesi"nde 12 Eylül’e giden günleri anlatıyor. Mücadele gücünü yitirmediğini söyleyen Türkali "Devrimci yolun bıkkınlığı olmaz. Yolumda mutlulukla yürüyorum ben!" diyor.
Kasımpaşa delikanlısı Erdoğan Bey biraderimize gelince: Gerçekten demokratik bir ülkede politikada bozguna uğrayacak bu zat, Türkiye gibi demokrasisi engelli bir ülkede demokrasi eksikli bir yığışımın oyuyla iktidara gelebiliyor.
Halkın değerlerini(!) şerbetleyerek, halkın inanç ve hurafelerine rüşvet vererek kazanılan iktidar demokratik olma şerefine hiçbir zaman erişemez.
Demokrasinin ölçüsü ne genel seçimlerdir, ne parlamentodur; demokrasinin ölçüsü basın özgürlüğü ile düşünceyi açıklama özgürlüğüdür.
Anayasa’ya karşı sabıkası tescilli Başbakan Erdoğan ve AKP’nin bazı Arap ülkeleri dışında bir dirhem saygınlığı bulunmuyor. Hamasçı bir genç olan Başbakan’ın "Palestinian National Authorty" (yani Filistin Ulusal Yönetimi) nezninde de herhangi bir itibarı yok!
GÖRGÜSÜZLÜK
Siyaset áleminde, entelektüel dünyada gençlikten söz etmek çok ayıptır, görgüsüzlüğün belirtisidir. "Gençlik bilseydi, yaşlılık yapabilseydi" diye yağlı bir laf da vardır. İyi de, gençliğin bilmediği kesin ama yapabileceği de şüpheli. Tıpkı AKP’nin genç(!) ve kibirli Vezir-i Kebir’i gibi.