12 MART ve 12 Eylül ile hesaplaşmak isteyenler ilkin koruyucu kalkan AKP ile hesaplaşmak zorundadır.
12 Mart ile 12 Eylül’den beslenen AKP bu iki felaketle hesaplaşmak niyetinde değil, hesaplaşamaz. Hesaplaşırsa kendi varoluş neden ve dayanaklarını ifşa etmiş olur. Hesaplaşmak başka, intikam peşinde olmak başka. Bunu bilelim.
AKP 28 Şubat’tan intikam almak ister ama hesaplaşmak umurunda bile değil.
AKP hiçbir şeyle hesaplaşmayı göze alamaz. Çünkü hesaplaşma çuvalın tersine çevrilmesi anlamına gelir. Bunu kesinlikle göze alamaz. “Karanlık geçmiş” ve “kirli çamaşır” meselesi!
AKP, Cumhuriyet ile keşke hesaplaşsa. Göze alamaz bunu! O ancak intikam alır, intikam almak ister!
Referandum, Cumhuriyet’ten intikam alma girişimidir! CUMHURİYET’TEN ÖÇ GÜNÜ
Evet! 12 Eylül referandumu, 12 Eylül darbesiyle, Askeri Vesayet ile hesaplaşma günü değil, Cumhuriyet’ten öç alma günüdür!
Bu, AKP için de böyledir, İslamcılar ile tarikat ve cemaatler için de böyledir; “Ana rahmine haklı düşmüş” 12 Mart ve 12 Eylül kalıntıları, eski “acilci” yeni “sağsolcu”lar için de böyledir. Demokrasi ve insan hakları da hak getire! Sadece oltaya takılan yem!
12 Mart ve 12 Eylül’ü alkışlayanlar; devrimcileri gammazlayıp ihbar edenler; iki dönemde işkence görenlere “OH!” çekenler; işkence görenlere “Ama onlar komünist!” deyip gerdan kırarak işkenceleri ve işkencecileri mazur gösterenler; 1980-2002 arasında ağızlarına 12 Eylül’e karşı tek cümle almayan münafıklar, hep birlikte, Referandum üzerinden ve bahanesiyle Cumhuriyet’ten intikam alacaklar!
Statükoyu değiştirmek istermiş gibi yapıp gerçekte statükoyu koruyan AKP ile işbirliği yapanlara veyl! Yazıklar olsun! Statüko sadece TSK vesayeti(!) ve bürokrasi despotizmi değildir. Çünkü, bürokrasi statükocu ve despot ise bu, AKP’nin kurduğu kendi bürokrasisi!
TSK ise ihanete uğramış, tuzağa düşmüş, kanadı kırık, pençesi dökülmüş bir kartal. İKİYÜZLÜLERİN EVET TARZI
Büyük statüko vardır: Sermaye/emek ilişkisinin üzerine oturduğu statüko!
Bir de küçük statüko vardır: Anayasa + Seçim Kanunu + Partiler Kanunu + Seçim barajı üzerine oturan statüko.
Sünni mezhebinin ve onun tarikat ve cemaatlerinin yarattığı statükoyu da unutmayalım!
Görülmekte olan davalar, TSK vesayetini yıkmak için değil, Büyük ve Küçük statükoları korumak için açılmıştır. Siyasallaşan adalet mekanizması da statükonun parçasıdır.
Referandumu boykot etmeye niyetlenenlere gelince: Boykot statükoyu sürdürür ve onu güçlendirir. İdris Küçükömer’in safsatasında ileri sürüldüğü gibi Türkiye’de “Sağ solda, sol sağda” değildir.