TÜRBANLILARIN şaklabanlıkları, türbancıların saldırıları öylesine bir noktaya vardı ki, bazı olaylardan ilham alarak, 2010 yılına kalmadan plajlarda bikinili türbanlılar da görürüz artık, diye düşünür olmuştum.
Derken, gazetelerden, Avusturyalı heykeltıraş Olaf Metzel’in "Türk Lokumu" adlı bir heykel yaptığını öğrendim. 8 Aralık tarihli gazetelerde heykelin iki fotoğrafını gördüm: Çıplak bir kadın heykeli, çıplak kadının başı örtülü. Heykeltıraş yapıtının adını "Havva’nın Yalnızlığı" koysaydı hiçbir sorun çıkmazdı, diyeceğim ama belki gene de çıkardı.
* * *
Bizim gazetelerden kimileri heykelin kaldırılmasını istiyor, kimileri Türk kadınına hakaret olduğunu ileri sürüyor. Neresi hakaret? Türk kadınını günde beş vakit pataklayacaksın, sudan nedenlerle canını alacaksın, üzerine kuma getireceksin, ikinci sınıf insan muamelesi edeceksin, ırzına geçip fuhuşa sürükleyeceksin, politikaya sokmayacaksın, emeğini sömüreceksin, eksik etek olduğu için öğrenim görmesine engel olacaksın, bunların hiçbiri "Türk kadınına hakaret(!)" değil, ama çıplak heykel "hakaret"(!) Bu anlamsız patırtı, heykelin başının örtülü olmasından çıkıyor.
Varlık olarak bütün kadınlar kutsaldır. Ancak başı örtülü kadını ve örtüsünü kutsallaştırmak, yeni bir hurafe yaratmaktan başka bir şey değil!
Aslında, heykeltıraşın böyle bir niyeti yok ama bu heykel türban fesadını ifşa ve ihbar ediyor. Heykeltıraş, sanatçının yani "artiste"in kendini ifade etme hakkını estetik söylemle kullanıyor. Ama bizim demokrat gazeteciler ve demokrat sivil toplum örgütleri, heykelin kaldırılmasını istiyorlar. Böyle bir heykeli yapmak da, ona bakmak da bir uygarlık aşaması.
Bireye inanç ve vicdan özgürlüğü isteyecekler, sanatçı bireyin yaratma özgürlüğüne milliyetçilik, ırkçılık ve din adına karşı çıkacaklar. Ama çıplak kadın heykellerine, nülerine bakarken tahrik olmaktan geri durmayacaklar.
* * *
Avusturya Türk Federasyonu Başkan Yardımcısı Feyzullah Andak, "Avusturyalı yetkili makamlardan heykelin bir an önce kaldırılmasını talep ediyoruz" diyor.
Halk Partisi (ÖVP) Viyana Eyalet Parlamentosu Milletvekili Şirvan Ekinci ise "Heykel bir kadın olarak beni çok rahatsız etti" diyor.
Türkiye’nin Viyana Büyükelçisi Selim Yenel’e gelince. "Heykeli yapanın amacı tepki yaratmak. Bu yüzden vatandaşlar tepkilerini Avusturya makamlarına ’hakaret’ unsurunu vurgulayarak yazılı yapmalı" diye buyuruyor.
Ben, ikisi Türkiye kökenli, birisi Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi temsilcisi olan bu üç insana el ele tutuşup Viyana müzelerini dolaşmalarını tavsiye edeceğim.
Bir estetik yaratı nesnesinin (roman, şiir, öykü, resim, heykel, klasik müzik) dışarıya dönük herhangi bir mesajı yoktur, onun mesajı kendine dönüktür. Bu nedenle heykel, Müslüman Türk kadınlarının simgesi değil! "Türk Lokumu" adlı imgesel bir kadını ifade etmektedir. Söz konusu heykel hiçbir Müslüman Türk erkeğinin annesi, karısı, kız kardeşi ve sevgilisi değildir. Ve bu kadın heykelini, bu heykel kadını kimse nikáhına alamaz!
Çok tuhaftır bu insanlar: Türbanlı Barbie, türbanlı Heidi bebekleri alıp satarlar ama "Türk Lokumu" heykeli yapanlara kızarlar.