CUMHURİYET rejimi kendi dayanaklarını kendi yarattı. Sanki kendi anasına analık, kendi babasına babalık yaptı. Dayanak olarak tanımladığım bu kurum ve kuruluşlar nelerdir?
Benim bir kurum saydığım Öğrenimin Birleştirilmesi Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu), Gazi Terbiye (Eğitim) Enstitüsü, Kız ve Erkek Yüksek Teknik Okulları, Dil Kurumu, Tarih Kurumu, Türk Hava Kurumu, Devlet Tiyatroları, Devlet Operası, Cumhurbaşkanlığı Filarmoni Orkestrası, Ankara Konservatuvarı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Türk Dil Kurumu, Türk Tarih Kurumu...
EN ÖNEMLİ ROL
Cumhuriyet’i ancak böyle bir kurum ve kuruluşlar orkestrası kurabilirdi; Türkiye’de tersine oldu, Cumhuriyet bunları yarattı.
Cumhuriyet, zaman makinesinde geleceğe yapılan yolculuk gibidir. Cumhuriyet sahnesinde bu kurumların hepsinin önemli bir rolü vardır.
Ama bence en önemli rol, Gazi Eğitim Enstitüsü’ne aittir.
Kuruluş tarihi 1 Mart 1926.
Galiba Cumhuriyet kuruluşlarının en eskisi.
DÜNYAYA ÖRNEK
Gazi Eğitim Enstitüsü özel olarak ortaokullara öğretmen yetiştirmek için kuruldu. Ama beden eğitimi, resim, müzik bölümleri ile yabancı dil bölümlerinin mezunları liselerde de öğretmenlik yapmışlardır.
Cumhuriyet’in okullaşması ve okullaşma mantığı, bütün dünyaya örnek olacak bir akılcılığa sahiptir: Birbirine organik bağlarla bağlı yatılı okullar zinciri.
Önce Gazi, daha sonra da öteki eğitim enstitüleri öğretmen okulu mezunlarının, köy enstitüsü mezunlarının ve çok azınlıkta kalsalar da lise mezunlarının önünde müthiş bir hedefti. Kendilerini ve toplumu dönüştürmek hedefi.
Zaten Cumhuriyet de en yetenekli, en değerli gençlerini Gazi’ye öğretmen olmaya yönlendirmişti: Hadiye Sayron, Naciye (Aksekili) Öncül, Safiye Hatay, Mustafa Nihat Özon...
1948 yılında Mersin’de ortaokula başladığımda öğretmenlerimizin tamamına yakını Gazi mezunu idi. Dünya standartlarında bir eğitim ve öğrenim gördüğümüze tanıklık ederim.
Gazi’nin mezunları "Gazi Geleneği"ne ömür boyu bağlı kalarak laik ve demokratik Cumhuriyet rejiminin savunuculuğunu yaptılar, onun ideallerini gerçekleştirmek için öncülük ettiler.
Bu yüzden 14 Mayıs 1950’den sonra birçok mezunun başı belaya girmiştir.
Cumhuriyet düşmanları, Gazi Eğitim Enstitüsü’nün can düşmanı olmuşlardır. Yiğit lakabıyla anılır. Cumhuriyet düşmanlarının taktığı adla GEE, "Kubbeli Kerhane"dir.
NE MUTLU BANA
Ben bu okulun Fransızca Bölümü’nden 1960 yılında mezun oldum. Birkaç yıl sonra sınav kazanarak Fransa’ya gittim, Paris Üniversitesi’ne bağlı bir enstitüde okudum.
Günümüz Gazi Üniversitesi ve Eğitim Fakültesi, Cumhuriyet’in kalesi Gazi Eğitim Enstitüsü’nün temelleri üzerinde kuruldu.
Gazi Üniversitesi, kendini bu geleneğe bağlı hissediyor olmalı ki eski mezunlara verilmek üzere kurulan bir ödüle layık görmüş beni. Bu yıl ilk kez verilecek olan ödülü, bugün, 1960’ta mezuniyet diplomamı aldığım salonda alacağım.
Ne mutlu bana! Hayata ve hayatıma teşekkür ederim!