DOÇ. Dr. Füsun (Altıok) Akatlı (1944), 4 Temmuz 2010 Pazar günü akşamüzeri öldü. 66 yaşındaydı. Aynı kuşaktanız, 12 Mart kuşağından.
Füsun, Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’nin Felsefe Bölümü’nden mezun oldu. Mezun olduğu bölümde bir süre asistanlık yaptı. Daha sonra Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü’ne geçerek burada felsefe tarihi, sanat felsefesi, bilgi teorisi ve dil felsefesi konularında dersler verdi. 1974 yılında doktorasını tamamladı. Sanırım o günlerde Hacettepe Üniversitesi’nin Prof. Dr. İoanna Kuçuradi yönetimindeki Felsefe Bölümü’ne geçti. 1983 yılında bu görevinden ayrılarak hem kent hem meslek değiştirdi. İstanbul’a taşındı ve reklamcılık alanında çalışmaya başladı. O sırada aramız şekerrenk olduğu için bu ayrılışın nedenini bilemeyeceğim. 1991 yılında İstanbul Şehir Tiyatrosu’na geçti ve kültür işlerinden de sorumlu Başdramaturg olarak görev yaptı. Daha sonra Yeditepe Üniversitesi’nin Felsefe Bölümü’nü kurdu. Son olarak Doğuş Üniversitesi’nde ders veriyordu. Füsun, Sivas kurbanı şair Metin Altıok ile 1966’da evlenip ayrıldı. 1968’de bir kızları oldu. Zeynep. Nezihe Meriç’in diliyle “Cincibir”. OLMASI GEREKENİ OLMAYAN Füsun, “olması gerekeni olamayanlar” sınıfına girer. Füsun ile Metin bizim yakın arkadaşlarımızdı. Ne zaman onları düşünsem, Bodrum’da bir çocuk arabası sürerek yıkık kilise tarafından gelirler. Cincibir arabada yolculuk ettiğine göre 1968 ya da 1969 yıllarından birinde olmalı. Metin de Füsun da çırpı gibiydiler. İkisi de bir Dostoyevski romanından kaçkın. Demek ki yuvarlak hesap 1970’ten itibaren tanıyorum “Altıok” üçlüsünü. Füsun, Metin’den boşandıktan sonra da onu “Akatlı” olarak değil “Altıok” olarak düşündüm. Yukarda “Füsun olması gerekeni olamayanlar sınıfına girer” diye yazdım. Türkiye’nin 1960-1980 yılları arasını yaşamamış olanlar bu cümlenin anlamını bilemezler. Füsun çok iyi bir felsefeci yani filozof olabilecek donanıma sahipken iyi bir felsefeci olarak kaldı. Prof. Dr. İoanna Kuçuradi’nin danışmanlığında hazırladığı doktora tezi (1974) “Edebiyat Eserlerini Doğru Değerlendirme Problemleri ve İki Düşünür: İ. A. Richards ve N. Hartman”ı doktora jürisine sunulmadan önce okuyanlardan biriydim. DERİNLEŞME FIRSATI OLMADI Edebiyat eserlerini doğru değerlendirmeyi kendisine dert edinmişti ama bu alanda daha da derinleşmeye fırsat bulamadı. Oysa bir eleştiri kuramı kuramasa da birine büyük katkılarda bulunabilirdi. Metin ile birlikte yaşadıkları fırtınalı, birbirlerini engelleyici hayat boşanmayla sonuçlandı. Füsun bir başkası için çok önemli sayılabilecek bir yapıt bıraktı. Ama bunlar onun yapabileceklerinin ancak dörtte biri eder. Bunu bilen biri olarak son derece üzgünüm. Oysa “bir başka dünya”ya inanan Füsun için bir başka dünya mümkündü. Öyle bir dünya ki herkesin olabileceğini olduğu bir dünya! Güle güle Füsun!