Foro Valldigna

Avrupa Birliği Komisyonu, UNESCO ve Valencia yönetimi tarafından düzenlenen 'Akdeniz İçin Valldigna Forumu' 18-20 nisan tarihleri arasında İspanya'nın Valencia kentinde yapıldı.

Konferansa 23 ülkeden 41 sivil toplum örgütüne mensup 227 kişi katıldı. Aralarında benim gibi sadece kendisini temsil eden bağlantısızlar da vardı. Forum'a konuşma yapmak üzere belki de bu nedenle davet edilmiştim. Türkiye'de bunca 'Ana rahmine haklı düşmüş' varken benim davet edilmemin esbáb-ı mûcibesini bana değil konferansı düzenleyenlere sorun.

*

Adı geçen Forum'un en önemli amacı, 22 ve 23 Nisan tarihlerinde Valencia'da toplanan, Avrupa Birliği Dışişleri Bakanlarının katıldığı Avrupa-Akdeniz Konferansı'ına malzeme hazırlamaktı. Bakanlar konferansının kendi amacı ise Barcelona Konferansı'nın amaçlarını hayata geçirmekti. Ve amaçlardan biri şuydu:

'Barcelona süreci, Akdeniz havzasında bize yönelik tehditlerin tümünü ortadan kaldıracak etkili bir araç yaratılmasını içermektedir: İnsan hakları ve demokrasi gibi temel değerlere saygı ilkesine dayalı, ekonomi, barış ve refah istikrarını sağlayacak bir ortak alanın güclendirilmesi.'

Forumun ve konferansın amacı, elbette, barışın Akdeniz bölgesinde paylaşılan refahın vazgeçilmez koşulu olduğunun altını çizmek ve, bu vesile ile, ortak temenninin gerçekleşmesi için Avrupa Birliği'ni bütün olanaklarını seferber etmeye davet idi. Bu hedefe varılması için, Avrupa Birliği görevlendiriliyordu: AB, Kuzey-Güney entegrasyonunu sağlamalı, bunun için de bölgede her türlü ticari ilişki kurulmasına katkıda bulunmalı. Yani öncülük etmeli.

Bunun için, bir yığın örgüt arasında Akdeniz Kalkınma Bankası, Akdeniz Bölgesi Sürekli Kalkınma Fonu gibi ekonomik örgütler kurulacak.

Valldigna Forumu Toplum ve Ekonomi Yuvarlak Masalarının Sonuç Bildirgesi'nin son cümlesi şöyle: 'Forum, sonuç olarak ve bölge ülkelerinin tamamının entegrasyonu amacı içinde, Libya'nın da Barcelona sürecine entegrasyonunu destekler.'

*

Allah Allah! diyeceksiniz, Fas, Cezayir, Tunus ve Mısır'ın durum ve konumları neyse ne, demek Avrupa Birliği ticaretin yüzü suyu hürmetine Libya'yı da entegre edecek! Ve insan haklarını, demokrasiyi umursamadan yapacak bunu!

Bre kardeşim, hani bütün ilişkilerinizde insan hakları ve demokrasi sizin en vazgeçilmez ilkenizdi?

*

Nüfusu yaşlanmış, el emeğine ve kalifiye entellektüel emeğe gereksinimi olan yaşlı Avrupa, yaşamak için, ticari egemenlik alanını genişletmek zorunda. Tıpkı ABD'nin Kanada'ya ve Meksika'ya doğru genişlemesi; Uzak Doğu'da Japonya öncülüğünde ortak ticari alan kurulması gibi.

Uzmanlar, AB'ye girmese de Türkiye'nin İsrail'le birlikte Avrupa'ya bu bakımdan yararlı olamayacağını düşünüyorlar. Çünkü AB'ye alınmasa da Türkiye kefeni yırtıp, kendisi pişirip kendisi yiyecek. Bu nedenle, Avrupa Birliği'nin ilk hedefi din ve imánına, demokrasi ve insan haklarına bakmadan Akdeniz'in güney kıyılarını ticaret alanına almak. Yani kendi içinde demokrasi ve insan haklarını savunan AB, çevre ilişkilerinde bu ilkeleri pek umursamayacak. Yani ABD'leşecek.

*

AB, amaçlarını gerçekleştirir ve Kuzey Afrika'yı entegre ederse neler olur: Arap ülkelerinde toplumun İslámi yapısı değişir mi, müslüman toplumların temelinde bulunan 'sosyal değerler' değişir mi? Din devleti hukuk devletine, dinsel fetva kurumu Anayasa Mahkemesi'ne, Danıştay'a dönüşür mü? En önemlisi, bu ülkeler, batının sosyal değerlerinin ürünü olan demokrasiyi olduğu gibi kabul ederler mi?

Kabul etmediklerini, etmeyeceklerini, İstanbul'da yapılan Avrupa Birliği-İslám Konfaransı ortak toplantısında kendi kulağımla duydum. Bu nedenle, diyorum, 'Demokratik İslám Tezi' belki de sonsuza kadar bir hamhayal olarak kalmaya mahkûm.

Yakın zamanda Valldigna Forumu konusuna tekrar döneceğim.
Yazarın Tüm Yazıları