Erdoğan Aydın’ın ’İslamiyet Gerçeği’

ERDOĞAN Aydın’ın 1992 yılında "Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü"nü alan dört ciltlik "İslamiyet Gerçeği" adlı dev yapıtı Kırmızı Yayınları tarafından yeniden yayınlandı: "I. Kuran ve Din", "II. İslamiyet ve Bilim", "III. İslamiyet’te Ahlak ve Kadın", "IV. İslamiyet’in Ekonomi Politiği".

"Türk milletinin Cumhuriyet tarafından imal edildiği", aslında "Kurtuluş Savaşı" diye bir savaşın yapılmadığı, İngilizlerin laik bir cumhuriyet kurularak İslam’ın engellenmesi koşuluyla Cumhuriyet’in kurulmasına izin verildiği gibi sabuklamaların televizyon ekranlarını istila ettiği şu günlerde, Erdoğan Aydın’ın "İslamiyet Gerçeği"ni okumanın gerekli olduğunu düşünüyorum.

Kuşkusuz, Erdoğan Aydın’ın yapıtı sözünü ettiğim işgalci görüşleri konu edinmiyor. Ama bu işgalci düşünceleri üreten inanç ve düşünce sistematiğini ameliyat masasına yatırıyor.

* * *

İslamcı olarak tanımlanan militan-düşünürler, "İslamcı ideoloji" ve "siyasal İslam"a dışardan yapılan eleştirilere pek itibar etmiyorlar, ama İslam’la ilgili olgu ve gerçeklerin "içerden" eleştirilmesinin mümkün olmadığı da yüzyıllardır bilinen bir gerçek.

Kuran’da yer alan ekonomik, siyasal, toplumsal görüşleri kimse içerden eleştirmemiştir. Bu konudaki eleştiriler sadece yorumculara ve yapılan yorumlara yöneliktir. Falanca şu ayeti yanlış yorumlamıştır gibi şeyler.

Örneğin, Kuran’da Hz. İbrahim’in çocukları ve bunların adları konusunda tam bir kargaşa olduğunu hiç duydunuz mu? Erdoğan Aydın, "Kuran ve Din"in 195’inci sayfasında şöyle yazmaktadır:

"Öyle ki onların bir mi, iki mi (yoksa üç mü?) olduğunun belirsizliği bir yana adlarda da görürüz bu durumu. Önceden Yakub ve İshak diye anlatılırken, İbrahim suresinde, ’Kocamışken bana İsmail ve İshak’ı veren Allah’a hamdolsun’ (İbrahim-39) denerek Yakub yok edilip yerine İsmail getirilir."

Erdoğan Aydın, bu kargaşaya tanık ve örnek olarak "Sáffát-92, 97, 98, 99, 100, 101, 102, 108", "Bakara-127, 132, 133" ayetlerini gösteriyor. Bu ancak dışardan bir bakışla yapılabilir.

* * *

Şu sıralar Maxime Rodinson’un "İslamiyet ve Kapitalizm" üzerinde çalıştığımdan olacak, dört kitap arasında ilgimi en çok "İslamiyet’in Ekonomi Politiği" çekiyor.

Örneğin "zekát"ı sosyal devlete alternatif olarak ileri süren yorumcular nedense zenginlik ve fakirliğin İslamiyet’in savunup uyguladığı ekonomik sistemden kaynaklandığını görmezden gelirler. Zenginle fakir, patronla işçi arasındaki eşitsizliğin kaynağında ne bunların kökenleri, ne cinsel ayrımcılık, ne de ırkçılık önemli bir rol oynar; eşitsizliğin kaynağında mülkiyet ve kapitalist ilişkiler bulunmaktadır. Tüccarlığı yücelten bir din olarak İslamiyet faizciliğe göz yumar, kölecilik ve talancılığı korur.

Bu gerçekleri ancak dışardan nesnel bir bakışla görmek mümkündür. Bir İslamcı bunları göremez, görse bile bir hikmet arar. Tıpkı Prof. Afif Abdülfettah Tabbara gibi "Cemiyetlerde aşağı derecede bulunan fakirler, o cemiyetler için huzursuzluk kaynağıdır" (İ.E.P. s. 12) diyerek için işinden çıkarlar.

Mademki her şey tartışılıyor; İslam da, Kuran da tartışılmalıdır artık!
Yazarın Tüm Yazıları