BİR süredir inatçı bir gereksinimle Názım Hikmet üzerine yazılmış kitaplar okuyorum: Zekeriya Sertel’in "Mavi Gözlü Dev"i (Dünya Kitapları), Dr. Antonina Sverçevskaya-Prof. Dr. Svetlana Uturgauri ikilisinin "Kardeşim Názım"ı (Cem Yayınları), Anjel Açıkgöz’ün "Bizim Radyoda Názım Hikmet"i (TÜSTAV), Memet Fuat’ın "Názım Hikmet"i (Adam Yayıncılık).
Yaptığım şu: Bir okumanın ötesinde ahlaki, etik, felsefi ve siyasal bir arayış? Yarın Názım Hikmet’in doğum günü. 105 yaşına girecek.
SAPITMADILAR
Son on gün içinde üçüncü kez Názım Hikmet yazılarıma giriyor. Çünkü onun hayatının, duruş, davranış ve tepkilerinin bir denek taşı olduğunu düşünüyorum. O, cumhuriyet döneminin bütün "gerçek" Marksistlerini, komünistlerini, sosyalistlerini de temsil ediyor. Bu insanlar devletin düzenini, rejimini değiştirmek istediler, statükoyla, düzen partileri ve iktidarlarıyla mücadeleye girdiler. Dönemin antidemokratik yasaları tarafından cezalandırıldılar, yıllarca hapis yattılar; antidemokratik yasaların zalim uygulayıcılarının işkencesinden geçtiler; polis tarafından izlendiler, işsiz kaldılar, aileleri aç ve sefil oldu; istikballeri ve ocakları söndü. Zaman karabasan gibi çöktü üzerlerine. Ama hiçbiri Cumhuriyet’e, ulusa, halka küsmedi, hiçbiri Cumhuriyet ve ulus aleyhine bulunmadı, kimseye şikáyet etmedi. Yüksek bilinç düzeyleri devlet ile hükümetin siyaset ve uygulamalarını birbirinden ayırmayı başardı. Çoğu, işkencecilerini bile bağışladı.
Toplumsal devrimlerin, evrimlerin ve değişimlerin sabır ve özveri gerektiren imeceler olduğunu, elden ele katkı düzeni olduğunu biliyorlardı. Bu nedenle, acilciler gibi yenilgilerden sonra sapıtmadılar; Cumhuriyet’i, ulusu, halkı satmadılar, dönmediler. Toplu ve bireysel çilelerini yaşadılar, yaşıyorlar.
HALKINI SAVUNDU
Yukarda sözünü ettiğim "Bizim Radyoda Názım Hikmet" kitabını okuyun, yani 1958-1963 arasında yaptığı konuşmaların metnini? İkinci Cumhuriyetçiler, neoliberaller ve onların ücretli askerleri dışında kalan herkes bu metinlerin altını imzalar. Çünkü Názım Hikmet’in eleştiri hedefi Türk halkı, Türkiye Cumhuriyeti değil, Adnan Menderes iktidarıdır. Názım Hikmet bu iktidara karşı Cumhuriyet’i, devrimlerini ve Cumhuriyet halkını savunmaktadır.
"Názım Hikmet, bütün yaşamı boyunca, memleketini, memleketinin insanlarını hiç kötülemedi. Yalnızca, onlar için ’doğru olduğuna inandığı’ düşünceleri savundu." (Memet Fuat, "Názım Hikmet", S.676).
AYIP DİYE BİR ŞEY!
Radikal Gazetesi (7.12.07), Orhan Pamuk’a itibar kazandırmak için Názım’ı alet ediyor. Cumhuriyet hükümetlerinin devrimci yazarlara yaptığı muamele herkesin malumu. Bir tutucu oportünist olan Orhan Pamuk’un kurulu düzenle, AKP hükümetiyle hiçbir sorunu yok. Can ciğer kuzu sarması. Sorunu ulusal devletle, devrimci Cumhuriyet’le, tarih ve halkla.
Názım Hikmet’in duruşu ile AKP iktidarının izinden giden Orhan Pamuk arasındaki uçurum farkını ancak budalalar ve fesatçılar görmez! Efendiler, ayıp diye bir şey var!.. Ve bu ayıbın sorumluluğu Radikal Gazetesi’ne ait!..