Paylaş
Edgar Morin, “Gerçek evrenselcilik (tümelcilik) çeşitliliğe (farklılığa) saygı duyar: Evrenselciliğin kaynağı farklılıktır (çeşitliliktir), ama farklılığın da kaynağı birliktir; işte bu unutuluyor” diyor.
* * *
Yazıyı (aslında bir söyleşi) boşuna aramamışım aylarca. Edgar Morin’e şöyle bir soru soruyorlar: “1989 yılında Berlin duvarı yıkılıyor ve Avrupa muzaffer oluyor. Böylece Avrupa’nın son bölünmesi de sona ermiş oluyor. Evrensel değerler adına, uygarlığı evrenselleşiyor. Ama bir paradoks var: 1989’dan bu yana, Avrupa daha çok kendisine Roma, Atina ve Kudüs’ten miras kalan hümanizmadan çok parasıyla, pazarıyla ilgileniyor gibi. Avrupa’nın evrenselliğinden geriye ne kaldı?”
Şimdi Edgar Morin’e kulak verelim:
“Berlin duvarının yıkılması inanılmaz bir sevince yol açtı. Yeni bir başlangıca tanık olduğum duygusuna kapıldım. Demokrasi nihayet zafer kazanıyordu. Avrupa sonunda birleşmişti. Komünizmin egemenliği altında yaşayan bütün ülkelerde derin bir Avrupa özlemi vardı. Ama kapitalizmin boşanan seli ve bunun sonuçları hiç öngörülmemişti. Sovyetler Birliği yönetimi, Chicago çocuklarının mesajına ve (serbest rekabete değil de mafyaların istilasına yol açan) ekonomik liberalizme safça inanmıştı. Küresel tekno-ekonomik birleşme, tepki olarak, bir etnik-dinsel büzüşme yaratacaktı. Olgu Yugoslavya’daki savaşla ortaya çıkacaktı. Aynı dili konuşan ve bütünlenmiş gibi görünen, Slavlardan oluşan bu ulus etnik-dinsel bir basınç ile parçalandı. Homojenleşme süreci direnmelere ve kimliği korumak için köklere dönüş tepkilerine yol açar. Geleceğe ve ilerlemeye inanç yitirildiği zaman bu süreç hızlanır. Gelecek yitirildiği ve bugünden kaygı duyulduğu zaman, geriye gerçek ya da uyduruk bir köklere dönüş saplantısı kalır. Avrupa’da, Sovyetler Birliği’ndeki iç patlama teneke yıldızın ülkesinde komünist partisini yok ederken, ekonomik küreselleşme ve etno-dinsel gerileme sosyal demokrasiyi yerle bir etti. Cumhuriyetçi ve sosyalist kültür çöktü. Üniversite hocaları bu kültürün yayıcıları olmayı bıraktılar. Politikalar, günümüzü anlama kültür ve yeteneklerini, dolayısıyla da geleceği düşünme yeteneklerini yitirdiler. Fransa’da sol kitle öldü.”
* * *
Edgar Morin bir Fransız. Sadece Fransa’nın değil bütün dünyanın en önemli sosyolog ve filozoflarından biri. Düşünce ve bilim alanında uzmanlaşmanın bütünsel düşünme yeteneğine büyük bir darbe vurduğunu düşünür.
Avrupa düşüncesi ve kültürü bütünsel düşünme geleneğinden uzaklaşıp ayrıntı uzmanlığına tutulunca liberalizmin tuzağına düşüp bezirgânlaştı. Bunun sonucu olarak hümanist ruhunu yitirdi. Avrupa’da bunlar olurken Müslüman dünya da çağa uyum şansını tamamen yitirip iyice fanatikleşti. AKP Türkiye’sine gelince, Cumhuriyet kültürünü yok ederek demokratikleşebileceğini sanıyor. Konuya yarın devam edeceğim.
Paylaş