’E si coprano i seni d’un velo’

BAŞBAKAN, CHP Genel Başkanı’na horozlanıyor: "Yahu sen ne anlarsın o işlerden. Bırak da Diyanet konuşsun. Senin işin mi o? Bu ülkenin Diyanet İşleri Başkanlığı var!"

Artık bu davranışından sonra iyice emin oldum, sadece Başbakan değil, başta Cumhurbaşkanı olmak üzere bütün AKP, Şevket Süreyya Aydemir’in "Menderes’in Dramı"nı mutlaka okumalı. Dram olacak gidiş trajediye dönüşmeden! Çünkü "Ya emekli olun ya da istifa edin!" diye çıkışarak üniversite hocalarını da tehdit etmeye başladılar artık. (Hürriyet, 03.02.08) Söz "okumak"tan açılmışken, dil bilen okurlarımız bildikleri dillerde bir Kuran çevirisi bulup mutlaka okumalı. Aynı şeyi AKP’lilere, Türk-İslam sentezci MHP’lilere de tavsiye edeceğim ama bunlar ve onlar tarikat şeyhlerinin ağzına bakarlar.

İster Eskimoca, ister Patagonca olsun Kuran’ın mutlaka bir yabancı dilde okunması gerekiyor, özgürleşmek için! Çünkü Türkçe tercüme ve meallerine güvenmek mümkün değil! Karşımızda Arapçasını asırlardır okuyup susanların örneği varken, Arapça okuyanlardan hiçbir umudum yok! Umut Türkçe ve Arapça dışında. Aşağıda, okurum Yusuf Kaner’in gönderdiği İtalyanca çeviriyi okuyacaksınız:

İTALYANCA’SINDAN

"E di alle credenti che abbassino gli sguardi e custodiscano le loro vergogne e non mostrino troppo le loro parti belle, eccetto quel che di fuori appare, e si coprano i seni
d’un velo e non mostrino le loro parti belle altro che ..." ( il Corano, Çev: Alessandro Bausani, Fabbri Editori, 1997; Rizzoli Editori, 1999)

Arapça ve İslam bilgisiyle saygınlık kazanmış olan A. Bausani ayetin "...e si coprano i seni d’un velo..." bölümünü "...ve memelerini bir örtü ile kapatsınlar..." şeklinde çevirmiş.

GERÇEĞİ SAKLAMAYIN

İlahiyatçılar da gerçekleri sakladıkça, doğruları eğdikçe giderek güvenilmez oluyorlar. Diyanet İşleri eski Başkanı M. N. Yılmaz "Başörtüsü Müslümanlığın olmazsa olmaz şartı değil. Öyle olsaydı başı açık kadınların Müslümanlıkla alakası olmazdı. Bu kabul edilebilir bir şey değil" derken, yeni Başkan Ali Bardakoğlu, CNN Türk’te katıldığı Eğrisi Doğrusu adlı programda, "14 asırdır Müslümanlar kadınların başını örtmesini dini gereklilik olarak görmüştür. Bu nettir. Kuran’dan, peygamberin uygulamalarından ve Müslümanların bunları anlayış tarzıyla böyle olmuştur" diyor. (Vatan, 02.02.08)

Yeni Diyanet İşleri Başkanı’na "Kuran, Peygamberin uygulamaları ve Müslümanların bunu anlama tarzları" konusunda sorulacak onlarca soru var, ama ben bunları geçiyorum.

SORUNUM YALANLA

Gerçek ne ve nerede? Eski ve yeni Diyanet İşleri Başkanları birbiriyle çelişen yorumlarda bulunduklarına göre Türkiye’nin Müslümanları kime güvenecek?

Mehmet Nuri Yılmaz’ı doğru kabul edenler ile Ali Bardakoğlu’nu doğru kabul edenler bile Türkiye’yi ikiye bölmekte. İslam’ın yanlış yorumları Türkleri bıçak gibi dilimlemekte!...

Deniz Baykal’a horozlanarak "Senin işin mi o? Bırak da Diyanet konuşsun. Peygamberin gelip gelmediğini öğrenemedin mi?" diye bağıran Başbakan hangi din bilgisiyle böbürleniyor, imam-hatip bilgisiyle mi? Güldürmeyin beni! Arapça olarak "Bir kapı ya açık durmalı ya da kapalı!" bile diyemez imam-hatip mezunları!

Gazete yazıcıları arasında Kuran tefsirciliğine özendiğimi yazanlar var. Benim türbanla bir kavgam yok, sorunum yalanla! Kendileri yalanla yaşayabilir ama ben yaşayamam!
Yazarın Tüm Yazıları