Ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun kardeşim.
Bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
Koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve ádeta mağrur, koşarsın salhaneye.
Dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmeyen balıktan da tuhaf.
Ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
Ve açsak, yorgunsak, al kan içindeysek eğer
ve hálá şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,-
demeğe de dilim varmıyor ama...
kabahatın çoğu senin canım kardeşim!"
NÁZIM HİKMET, 1947
* * *
Seçim öncesinde televizyonlara çıkıp Sultan I. Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim programlarında ballı ve belli sorular sorarak figüranlık yapan gazeteci kardeşim, sen, sizler, akrep gibi değil misin, değil misiniz? Vurgunlara, soygunlara, yağmalara göz yuman, acaba bunlardan bana da bir kırıntı pay düşer mi diye bu rezil düzenin ocağına odun taşıyan kardeşlerim, siz, akrep gibi değil misiniz? Seksen yıl önce kan ve can pahasına kurulmuş olan çağdaş ve devrimci bir cumhuriyetin ve bu cumhuriyetin çağdaş toplumunun her gün biraz daha teokratik bir yapıya dönüşmesine göz yuman, göz yummakla kalmayıp bu oluşuma yardımcı olan kardeşlerim, sizler akrep gibi değil misiniz?
Emeğiyle, alnının teriyle öğünmek, her özgür ve uygar insan gibi hakkını aramak yerine iktidarın sadakalarından medet uman, insan onurunu yaşamak yerine namerde el açan kardeşlerim, sizler akrep gibi değil misiniz? Kendi eliyle geleceğini karartan ve dünya klasmanında üçüncü kümede yer almayı kabul eden gençlik, akrep gibi değilsin de nesin?
Benim yaşım 73! Yaşasam yaşasam daha kaç yıl yaşarım?! Ama sizler benim yaşıma geldiğinizde, ne yazık ki, teokratik bir ortaçağ toplumunda yaşayacaksınız, benim kör, sağır, dilsiz "akrep gibi" kardeşlerim!..
29 Mart günü akrep hiyeroglifi ile yazdığın öyküyü yarın yorumlayacağım!