’ARALARINDA bizimkiler de olmak üzere İslamcılar bu işi ("dinden düşmanlık çıkarmak" işini) çok iyi beceriyor. Dinin emperyalisti, antiemperyalisti olmaz. Ama bizimkilerin emperyalizmin hizmetine soktuğu dini Arapların bir bölümü antiemperyalist amaçlar için kullanıyorlar’ diye bir giriş yaptıktan sonra, tezimi kanıtlamak için Selefi-Vehhabi gelenekten, siyasal İslam’dan, Hızbullah, Hamas, El-Kaide gibi silahlı eylem gruplarından söz edecektim.
Ama bir İslamcı gazetenin "Laikçilik onun da başını yedi" manşetini görünce dikkatimi içeriye çevirdim. Laikçilik Demirel, Ecevit, Yılmaz, Cindoruk ve Mumcu’nun başını yemiş. Laik cumhuriyete bağlılık yüzünden en son Mehmet Ağar başını kaybetmiş.
Bir İslamcı gazete yazıcısı da Said Nursi’nin başına gelenleri Müslümanlara yapılan zulmün örneği olarak gösteriyor. Sürgüne gönderilmesinin nedenini soruyor...
İskilipli Atıf Hoca’nın neden idam edildiğini soruyor. Kuran öğretiyor diye insanların yargılandığını iddia ediyor. 1940’ların sonuna kadar hacca gitmenin yasak olduğunu söylüyor.
1930 yılında Türkiye’de imam-hatip okulu bulunmadığını hatırlatıyor.
İslamcı gazete yazıcısı tek parti döneminde camilerin kapatıldığı, kimi camilerin depo, kimilerinin de ahır olarak kullanıldığı iftirasını tekrarlamayı unutmuş.
ŞEYH SAİD İSYANI
Said Nursi (1878-1960) dindar olduğu için mi yoksa Seyh Said İsyanı (1925) ile ilgisinden dolayı mı sürgün edildi? Said Nursi’nin bütün yaşamını incelemeden Kürt Teáli Cemiyeti ile, Teáli-i İslám Cemiyeti ile olan ilişkisi, Cumhuriyet ve devrim düşmanlığı incelenmeden sürgün edilmesinin, zorunlu ikamet uygulamasının ve izlenmesinin nedenleri anlaşılmaz.
Şikayet nedenini anlamıyorum, sonuçta Nurcular ve Nurcu bir iktidar Türkiye’yi yönetmiyor mu şu anda?
31 MART AYAKLANMASI
İskilipli Atıf Hoca (1876-1926) şapka devrimine karşı çıktığı için yargılanarak idam edildi, ama 31 Mart irtica ayaklanmasına giden geçmişini de iyice okumak gerekir.
Kuran öğretiyor diye yargılanan insan(lar) kimdi? Hacca gitmenin yasaklanmasının nedeni devletin yoksulluğu, döviz yokluğu olamaz mı?
Bu tür safsataların sonunda, din kaynaklı bir cumhuriyet ve laiklik düşmanlığı çıkıyor ortaya ve bu düşmanlık politikada kullanılıyor.
ASLINDA DİN MASUMDUR
Dinden düşmanlık çıkartmanın en son örneğini Diyanet’ten Sorumlu Devlet Bakanı Said Yazıcıoğlu’nun ağzından dinledik. (Hürriyet, 12.01.08)
"Ben cami israfı var diyorum, sonra başıma iş açılıyor. ’O kadar kilise var, ses çıkartmıyorsunuz da cami mi gözünüze batıyor?’ diyorlar. Şunu demek istiyorum; ihtiyaç neyse hayır ondadır. İlla cami yaptırınca hayır kazanacağım diye bir şey yok. Sağlık ocağına ihtiyaç varsa onunla hayır kazanırsın, okula ihtiyaç varsa onunla hayır kazanırsın!"
İrticanın eline düşen din siyaset batağına battıkça kendisine gerçek ve hayali düşmanlar üretir. Aslında din masumdur, düşman üreten kaynak irtica ve mürtecidir.