AYRINTI Yayınevi “Kurtuluş Teolojisi” adlı bir kitap yayımlamış. “İslami Kurtuluş Teolojisi” bölümünün yetersizliğine karşın gerekli ve yararlı bir kitap.
İster Hıristiyan ister İslami olsun “kurtuluş” yoksulluktan kurtuluş anlamına geliyor. Kimi aklıevvel bunu şöyle anlıyor ya da şöyle sanıyor: Yoksullar dindarlaşarak yoksulluktan kurtulabilirler. Oysa yoksullar istedikleri kadar dindarlaşsınlar, o oranda yoksulluk bataklığına gömülürler. Kökü Dominiken Rahip Bartolemeo de las Casas’a (1474-1566) dayanan Hıristiyan Kurtuluş Teolojisi, yoksulları daha çok dindarlaştırmaya çalışmaz, tam tersine yoksulluktan kurtulmaları için onları örgütler ve yoksulluktan kurtuluş için Kilise’yi görevlendirir. Yoksulluğun nasıl oluştuğunu, yoksulluğun kaynağının İncil olmadığını anlatır. Tam tersine, Matta İncili’nde şöyle yazar: “Zenginin cennete girmesi, devenin iğne deliğinden geçmesinden daha zordur” (19: 23-24). Bu anlayışın öncüleri ve savunucuları Güney Amerika Katolik Kilisesi’ne mensup rahipler ve piskoposlardır. Bu yüzden faşist devletler, zenginler ve ağalar tarafından acımasızca öldürülmüşler ya da Roma’daki Papa tarafından aforoz edilmişlerdir. Günümüzün Papası XVI. Benedictus (eski Kardinal Joseph Alois Ratzinger), Roma Kilisesi’nin otoritesini sarstığı için bu akımın can düşmanıdır. * * * Ancak, Latin Amerika Kilisesi’nin yoksullar konusundaki tutumunun dünyanın geri kalan kiliseleri tarafından benimsendiğini söylemek de mümkün değil. Hıristiyanlıkta olur da yoksulları savunan Kurtuluş Teolojisi İslam’da olmaz mı? Bu soruyu sorduğunuz zaman, hocalar, din adamları ya da gazetelerin dinsel Güzin Abileri, hiç duraksamadan, “Olmaz mı, Kuran’da yeri var!” derler ve ayetleri saymaya başlarlar. Yahu kardeşim hangi din kitabı yoksulluğun Tanrı ya da Allah buyruğu olduğunu söyler? Tam tersine bütün din kitapları yoksulları korur, zenginleri suçlar. Önemli olan; bir cami hocasının, bir tarikat şeyhinin, bir gazetenin din âlimi Güzin Abi’sinin, sosyal adaletten, bireysel ve ulusal gelirin adilce paylaşılmasından söz etmesidir. İslami Kurtuluş Teolojisi’nde görev, camiye, hocalara, imamlara, Müslüman aydınlara düşüyor. “Müslüman Sol” iddiaları yüzünden İslamcı kesim kaynıyor, birbirine girmiş durumda. Statükocu İslamcılar, solcu İslamcıları Kuran’a ihanetle ve sapkınlıkla suçluyor. * * * AKP’nin görkemli başarılarından söz ederken sonunda laf seçmenden iktidar oyu alamayan CHP’ye ve halka inemeyen (!), halkla ilişki kuramayan (!) sola gelir. Karar: Başarılı olmak için bu hödüklerin dindarlaşmaları gerekir. Hayır, gerekmez! Hedef ve amaç yoksulluktan kurtuluş için mücadele ise yoksullarla solcuların dindarlaşması gerekmez. Yüzyıllardır sosyal adalet ve insan hakları için mücadele eden sol ve solcu neden dini (İslamı) referans alsın, solcu olarak (sosyal adalet, insan hakları, eşitlik ve kardeşlik konularında) zaten doğru yolda. Ama dindar kimse, bu türden sivil erdemlere sahip olmadığı için onun solculaşması gerekir. Nasıl solculaşacak? Müslüman din adamları, Müslüman aydınlar, Kuran’daki sosyal adalet anlayışını CHP ve sola değil, Müslüman dindarlara anlatacaklar, dindarın körleştirilmiş gözlerini açacaklar. Ama bunu yapacaklarına, Batı kapitalizminin teknoloji ürünlerini pazarlıyorlar, emperyalist kapitalizme hizmet eden zorba, teokratik rejimleri savunuyorlar!