DİKKAT ettiniz mi, cenaze namazı kıldıran imamlar giderek despotlaşmaya başladılar. Geçenlerde gittiğim bir cenazede, imam bir medrese hocasının talebelerini azarlaması gibi okumuş cemaati azarlıyordu.
İmamlar ilkin alkışa karşı çıktılar, ardından fotoğrafları ters çevirmeye başladılar. Katı kurallara bağlı olmayan ve zaman içinde çağdaşlaşması, demokratikleşmesi gereken törenler, giderek, Suudi çöllerinin Selefi-Vehhabi baskısı altına girmeye başladı.
Toplumu ve bireyi bu türden baskılardan koruyamayan düzenin laik ve demokratik bir rejim olduğunu AKP bile iddia edemez.
UYGARLIĞIN MANTIĞI
Genel seçimlerin sonuçlarının parlamentoya, yerel seçim sonuçlarının belediye meclislerine yansımasının demokrasi olduğu sanılıyor. Tabii bir de il genel meclisi seçimleri de var.
Seçimi kazanan hükümet kurar, belediyeyi ve ili yönetir. Yönetir ama anayasaya, yasalara ve hukuka göre yönetir. Anayasanın, yasaların, hukukun mantığının gözünde yüzde 46 oy alan ile yüzde 2 oy alan, dahası seçime girmediği için yüzde sıfır alan hepsi birbirine eşittir.
Bunu "demokratik eşitlik" olarak tanımlamak gerekir!
GİDEREK İLKELLEŞİYOR
"Demokratik eşitlik" ilkesi sadece siyasiler, yalnızca bürokratlar değil aynı zamanda bütün halk katmanları ve bireyler tarafından özümsenip sindirilecek.
Son seçimlerden bu yana yaşanan AKP baskısı, din ve din adamı baskısı, mahalle baskısı, mikro faşizmin baskısı, dikey ve yatay irtica baskısı, demokratik eşitlik ilkesinin sindirilmediğini, özümsenmediğini, içselleştirmesi gerekenlerin bile bu ilkeden habersiz olduklarını gösteriyor. 1950 ile 2007 arasındaki uygarlık ve özgürlük farkı büyüyor. İnsan dokusu giderek ilkelleşiyor.
İrtica tehlikesi sadece İslam şeriatının iktidara gelme tehlikesiyle sınırlı değildir, fakat gündelik baskılar bu tehlikenin en somut gösterenidir.
TARİKATLAR İKTİDARI
Ermeni cemaatinin avukatı Diran Bakar, Hrant Dink’in öldürülmesinden sonra azınlıkların tedirgin olduğunu ve Türkiye’yi terk etmeye hazırlandıklarını söylüyor (Sabah, 25.12.07). Avukat Diran Bakar’a göre, Hrant Dink cinayetinin ardından Malatya’da misyonerlerin katledilmesinin ve son günlerde birbiri ardınca rahiplere yönelik saldırıların artmasının dinsel azınlıkları iyice ürküttüğünü söylüyor.
Sadece dinsel, dilsel, etnik azınlıkların değil, başta politik azınlıklar olmak üzere her türlü azınlıkların, insan hakları, özgürlükler, eşitlik ve vatandaşlık hakları bağlamında, kendilerini nasıl hissettikleri demokrasinin mihenk taşıdır.
2008 yılının ilk günü bunları düşündüğüm için kendini azınlıkta hissedenlere "Mutlu Yıl" dilemekte güçlük çekiyorum. Bunun sorumlusu, "demokratik eşitlik" düşüncesinden nasibini almamış olan tarikatlar iktidarıdır! Tarikat insanlarıdır!