29 Mart 2009 seçimlerinin cumhuriyet ve çağdaş toplum "olmak" açısından olumlu bir yanını göremiyorum.
Göremiyorum çünkü sorun AKP’nin aldığı ya da kaybettiği oylar değil, cumhuriyet karşıtı oylar toplamı.
Bu oylar toplamına paralel olarak laik cumhuriyet karşıtı gizli açık yapılanmanın yaygınlaşıp kök salması. Bu iki olgu iç içe geçiyor ve aralarında da "çok" doğru bir orantı var.
* * *
Seçimlerden sonra yapılan yorumlarda, CHP’yi değerlendirenlerin ileri sürdükleri kanıt karamsarlığımı iyice kararttı. Bu yorumlara göre, CHP laiklik ve türbanı seçim söylev ve konuşmalarından çıkardığı için oyu artmış(!) Bu yoruma göre: Halk laikliği savunana oy vermiyor. (Budalaca, kuyruklu bir yalan!) Böyle olsaydı, 1950’den bu yana rendelenen, törpülenen laiklik ilkesinden bir kıymık mı kalırdı?
Bu yorumculara göre CHP laikliği kendine takıntı yapmış bir ruh hastası gibi bir şey! CHP laiklik defterini açmadı, çünkü AKP laikliğe saldır(a)madı, laikliğin halkın değerleriyle uyuşmadığını(!) ileri süremedi, laikliği yeniden (yani İslam’a göre) tanımlamak zırvalıklarına kalkışmadı. Bunları ıslah olduğu, cumhuriyetin temel ilkelerini kabul ettiği için mi yapmadı? Elbette hayır! Laiklik karşıtı girişimlerin odağı olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından saptandığı ve bu yüce mahkeme tarafından mahkûm edildiği için laiklik karşıtı saldırıları göze alamadı. Göze alsa hakkında yeni bir kapatma davası açılırdı.
* * *
Bu kadar açık gerçeği göremiyorlar, sonra da işin uzmanı havaları içinde, CHP’nin oyunun neden yüzde iki buçuk arttığını açıklıyorlar: Laiklik defterini açmadığı için!
Demek ki halkın oyunu almak isteyen "laiklik"i ağzına almayacak! Tam tersine ona saldıracak! Halkın bu türden takıntıları yok. AKP laiklik düşmanlığının doruklarında gezindiği dönemde (bilgisayar hilelerini dikkate almazsak) seçmenden ancak yüzde 46 küsur oy alabildi.
Halkın herhangi bir saplantısı, takıntısı yok. Beni tasalandıran, beni ürküten laiklik ve cumhuriyet karşıtı tarikat ve cemaatlerin devlet yapıları içinde örgütlenmeleri, fetih ve cihat girişimleri. Devleti ele geçirmek, toplumsal düzeni yeniden yapılandırmak için çevirdikleri dolaplar, düzenledikleri fesatlar.
* * *
Türkiye’de 85 bin cami ve 90 bin imam var. Ama Diyanet İşleri Başkanlığı her yıl giderilmesi gereken 12 bin açıktan söz eder. Daha geçenlerde, Diyanet İşleri Başkanı’nın bir yerlerde görevlendirecek ilahiyatçı bulamamaktan şikayetçi olduğunu okudum.
Bazı tarikat ve cemaatler, AKP’yi de kullanarak, medya, finans, banka, işletme, holding, okul, üniversite alanlarındaki egemenliklerini güçlendirme, yayma plan ve programlarında her gün ilerlemekteler. Polisi ve orduyu ele geçirmek istiyorlar. Neden? İslam’ın bankaya, medyaya, orduya ve polise ihtiyacı mı var? İslam’ın yok ama tarikatların ve cemaatlerin var!
Bazı tarikat ve cemaatler Türkiye’de Vatikanlaşmak istiyor! Tarikat ve cemaat şeyhleri arasında papalaşmak isteyenler de var!
Türkiye’nin başında böylesine belalar dolaşırken CHP’nin laikliği unuttuğu için oyunu artırdığını ileri sürmek, bence, her türlü ihanetin üzerindedir!
Not: Dünkü yazımda 10 Nisan 1928 tarihiyle 5 Şubat 1937 tarihleri karışmıştır. Okurlardan özür dilerim.