Cumhuriyet, demokrasi ve yılkı hayatı

GEÇEN hafta sonu ve bu haftanın başında Paris'teydim. Paris'e, Fransızların deyişiyle ‘‘Foulard islamique’’ (İslami başörtüsü) ve laiklik yasası konusunda bir yazı dizisi hazırlamak amacıyla gittim, gitmiştim.

Demokrasi ile ‘‘yılkı hayatı’’nı birbirine karıştıranlara ve sıkıştıkları zaman sağa sola ‘‘Siz hálá bıraktığımız yerde mi otluyorsunuz?!’’ diye çemkirenlere, cumhuriyet ilkelerini ve değerlerini küçümseyerek cumhuriyetçilere ‘‘gerzek ve bunak dinozor’’ muamelesi yapan operet mareşallerine can sıkıcı haberlerim var. (Üstelik ‘‘dinozor’’u ‘‘Dinozor’’ şeklinde yazarlar.)

Fransa ve Fransızlar türbanın meydan okumasına ve laiklik karşıtı saldırılara artık ‘‘Fransız’’ kalmamaya kararlı. Konuşurken, yazarken her cümlede ‘‘globalizm’’ ve ‘‘liberal demokrasi’’ gibi kaba klişelere başvurmadan dile getiriyorlar düşüncelerini.

Cumhuriyet ilkelerine, cumhuriyetçi değerlere, 1905'te laikliği perçinleyen Cumhuriyetçi Pakt'a göndermeler yapıyorlar. Okul-kilise-cumhuriyet ilişkisini yeniden gözden geçiriyorlar. Fransa'da Kilise 1905 tarihli Cumhuriyetçi Pakt'a sadık olduğu için okul-cami-cumhuriyet üçgenini gözden geçiriyorlar. Ve ‘‘cami’’nin bir hiyerarşik kurum olmaması karşısında epeyce sıkıntıya düşüyorlar, düşecekler.

* * *

Paris'te, aynı zamanda Fransa Müslüman Cemaati Başkanı olan Paris Camii Enstitüsü Rektörü'yle, üniversite hocalarıyla, Arap ve İslam uygarlığı profesörleriyle, aydın ve yazarlarla, ‘‘sokaktaki adam’’la, Araplar, Türkler ve Yahudilerle konuştum.

Standart Fransız ‘‘Foulard islamique’’in yani İslami başörtüsünün gerisinde duran ideolojik tehdidin farkında. ‘‘İslami başörtüsü’’ ile kadınların ezilmesi gerçeği ve özgürleşmesi efsanesi arasında doğru yorumlar yapıyor. Epeycesi ‘‘Bizim huzurumuzu kaçırmasınlar, laik cumhuriyetin ilke ve değerlerine saygı göstermeyeceklerse defolup geldiği memleketlerine gitsinler!’’ diyor açıkça. Bu insanlar önümüzdeki seçimde ‘‘Front national’’e oy verip Le Pen'i iktidara getirebilir. Bu olasılık Marianne Hanım'ın en büyük korkusu...

Fransa, Jacques Chirac ve hükümet işin vahametinin farkında. Bu nedenle Laiklik Komisyonu'nun hazırladığı 70 daktilo káğıdı sayfalık ‘‘Cumhurbaşkanına Rapor’’u temel alan çok sert bir laiklik yasası en geç Eylül 2004'te yürürlüğe girecek.

Bu yasa yürürlüğe girdiği andan itibaren Avrupa Birliği'nde ve Avrupa'da çok şey değişecek, Türban bütün Avrupa'da yasaklanacak ve Avrupa laikleşme yolunda ciddi adımlar atacak.

‘‘Bu Fransızların yasası, bizi ilgilendirmez!’’ diye kasılanlar, henüz işin ciddiyetinin farkında değiller. Ama 1789'un, 1871'in etkilerini öğrenebilirler bir yerden. Benim, bizim postpostmodern düşünmecilere ve bobstil yazmacılara vereceğim ‘‘kara müjde’’ elbette bu kadar değil!

* * *

Gelelim ‘‘yılkı hayatı’’na: Artık yaşlandığı ya da sakatlandığı için gözden çıkartılıp yabana salınan, tekme atmayı unuttuğu zannedilen at ve eşek sürüsü. Bu vesile ile Abbas Sayar'ın ‘‘Yılkı Atı’’ adlı nefis romanını okumanızı tavsiye ederim.
Yazarın Tüm Yazıları