Çukurova Sanayi Şirketi Mersin İplik ve Dokuma Fabrikası’na dair
Paylaş
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
ÇUKUROVA Holding’in kurucularından, ülkenin en eski at yetiştiricilerinden Sadık Eliyeşil vefat etti. Ailesine ve at yetiştiricileri camiasına başsağlığı dilerim.
Sadık Eliyeşil, vitrinde biri değildi. Kimliği ve kişiliği, mensup olduğu ilginç aile konusunda, iş ortakları ve akrabaları olan Karamehmet’in Gazetesi Akşam yeterince bilgi vermedi.
Peki, ne sanayici ne de at yetiştiricisi olan ben, bu yazıyı neden yazıyorum?
İŞÇİLİK YAPTIM
Çukurova Sanayi Şirketi Mersin İplik ve Dokuma Fabrikası benim hayatımda çok önemli bir rol oynamıştır. 1949-1955 yılları arasında yaz aylarında en az üç ay işçilik yaptım bu fabrikada. Babam romansı hayatının son dönemlerinde bu fabrikada kantar ve ambar kátibi olarak çalışıyordu. O yıllarda "kátip" okumuş adam demekti. Orhan Kemal da kátipti!
Babam bu fabrikada ilkin işçi temsilcisiydi. Daha sonra Tekstil İşçileri Sendikası ve Teksif Federasyonu’nun kurucularından biri oldu.
Çukurova Sanayi İşletmeleri’nin gerçek kurucusu Sadık Eliyeşil’in amcası Şadi Eliyeşil’dir.
İki fabrika vardı. Birini Şeşati ailesinden satın almışlardı. Bu fabrika sonra yandı.
Mersinli tarihçiler, 1950’ler Mersin’ini mutlaka incelemelidir.
468665’İN ANLAMI
12 Mart döneminde gözaltına alındığımda, binbaşı rütbeli savcı, nüfus hüviyet cüzdanımdaki 468665 sayısının ne anlama geldiğini sormuştu. Bilmiyordum. Ürpermiştim. Nüfus cüzdanını alıp baktım: 468665’in önünde "İhtiyarlık Sigortası No:" yazıyordu. Anımsadım ve Sosyal Sigortalar Sicil Numaram olması gerektiğini söyledim. Şaşırdı. Karşısında TRT Türkiye Televizyonları Redaksiyon Müdürü oturuyordu. "Sen işçilik de mi yaptın, hımmm?" diye hayretini gizlemedi.
Süleyman Demirel’in Milliyetçi Cephe hükümetlerinin baskısından bıktığım, her an TRT’den atılacağımı düşündüğüm için oturup Mersin Sosyal Sigortalar Müdürlüğü’ne bir dilekçe yazdım ve 468665 numaraya sigorta primi yatırılıp yatırılmadığını sordum. Kısa bir süre sonra cevap geldi. Çalıştığım her günün karşılığı olarak sigorta primi yatırılmıştı; toplam prim ödenmiş süre 14-15 ayı buluyordu.
Gelen belgeleri Emekli Sandığı’na aktardım ve söz konusu süre emeklilik süreme eklendi. 1982 yılında zorla emekli yapıldığım zaman, emeklilik sürem 25 yıl + 1 gün idi. Gerekli yasal süreden bir gün fazla! Çukurova Sanayi İşletmeleri’nin prim yatırmadığını bir düşünün.
1950’DE KREŞ VARDI
Bu öykü bugün sona ermeyecek. Zaman zaman anlatacağım. Mersin fabrikasında 1950’lerde çalışan kadınların çocukları için kreş vardı; sürekli doktor ve revir vardı. Babama pek iyi davranmamalarına karşın işçilerin sendikalaşmasına pek karşı koymadılar.
Bana gelince: Paranın iktidarına, iktidarın otoritesine karşı tek savunma ve güç kazanma olanağımın yazı ve şiir’de olduğunu bu fabrikanın pamuk tozlu, rutubetli, gres ve makine yağlı ortamında farkına vardım. Makine uğultuları arasında Trabzon kökenli, Sorbonlu kantar kátibi Osman Topaloğlu’ndan biraz Fransızca öğrendim. Çalışma disiplinini de!..
Babamı fabrika bacasına tırmanmaya zorlayan Sadık Eliyeşil, o yıllarda 26-27 yaşında yakışıklı bir genç idi. Allah rahmet eylesin!