Paylaş
Danıştay’ın kararı çok açık, eğitici ve yol gösterici:
“Uygulanması halinde telafisi güç ve imkânsız zararlar oluşacağı da açıktır. Herkese eşit bir katsayı uygulaması öngörülmüş olmakla, farklı hukuki statüdeki öğrencilerin aynı konumda değerlendirilmesi sonucu anayasal eşitlik kuralı ile çelişkili bir durum yaratılmıştır. Bu uygulama hukuksal statü farkı olanları eşit koşullara tabi kılarak hak kaybı ve ihlaline sebep olacaktır.”
Ve Danıştay 8. Dairesi’nin kararı devam ediyor.
Bu karar gerçekte, imam hatip lisesi mezunlarının canının istediği fakülteye girmesini kesinlikle engelliyor. Bunu gören Başbakan feveran ile karara itiraz ediyor! Politikaya girdiğinden bu yana ilk kez Başbakan Erdoğan’ın dile getirdiği bir düşünceyi kesinlikte paylaşıyorum: Evet! Danıştay’ın kararı kesinlikle ideolojiktir! Böyle bir karar vermemiş olsaydı, bir gün bunun anayasal hesabını vermek zorunda kalabilirdi. Bu açıklama, Başbakan’ın Cumhuriyet ve Cumhuriyet Devrimi ile, ulusal eğitimin temelleriyle büyük bir uyuşmazlık içinde olduğunu kanıtlamıştır! Başbakan bir karşı devrimcidir!
Gerekirse sorunu halletmek için yasa çıkartılabileceğini düşünen Milli Eğitim Bakanı Bayan Nimet Çubukçu’ya tasarladığını yapmasını şiddetle tavsiye ederim. Çıkartılacak yasa Anayasa Mahkemesi tarafından kesinlikle iptal edilir ve imam hatip hülleciliği de tıpkı türban işi gibi (yasal olarak) kesinlikle sona erer.
Dünyanın her uygar memleketinde, ortaöğretimde iki türlü eğitim vardır: 1. Genel eğitim: Üniversitelere ve yüksekokullara öğrenci hazırlar; 2. Mesleki eğitim: Mesleki eğitim üniversitelere öğrenci hazırlamaz, mesleklere eleman yetiştirir. Mesleki ortaöğretim görenler alanlarıyla ilgili yüksekokullara devam ederler.
Ortaöğretim boyunca mesleki eğitimden genel eğitim okullarına geçiş sınavları vardır. Ve bu sınavın hak sayısı da sınırsız değildir.
Sorun buradan çıkmıyor Türki-ye’de. Sorun bu olsaydı bizimkiler Avrupa Birliği ülkelerinde uygulanan bu sistemi hemen alırlardı.
Sorun Avrupa Birliği ülkelerinde olmayan imam hatip liselerinden kaynaklanıyor. Fransa’da imam hatip okuluna benzeyen son okul (seminer) 1975 yılında kapatıldı. Zaten bu seminer mezunlarının üniversiteye girmek gibi bir hakları da yoktu, kiliseye hizmet ederlerdi.
Fransa’da ve öteki Avrupa Birliği ülkelerinde rahip olmak isteyenler önce genel liseyi bitirip sonra ilahiyat (teoloji) fakültesine gidiyorlar. Sorun bu kadar basit!
* * *
Sorun basit ama amaç başka: Çağdaş bir yasayı (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ortadan kaldırıp iki türlü insan yetiştirmek. Bir toplumun okulları iki türlü insan yetiştirirse o toplumda sürtüşmeler bitmez, sonunda iç savaş çıkar. 1925 tarihli yasa bu trajediyi engellemek için çıkartılmıştı. Bu mukadder iç savaşı engellemenin tek yolu var: Ya genel liseleri kapatmak ya da imam hatip mezunlarının çalışma alanını sadece dini alan ile sınırlandırmak.
Danıştay, YÖK’ün toplumu ikiye bölen, bölecek olan kararını durdurarak, Cumhuriyet’in emrettiği şeyi yapmıştır. Bu konuda yazdığı her yazı Vakit Gazetesi (2.11.09) tarafından alıntılanan Hasan Cemal beyimizin aklı ermez bu işlere. Yoksa erer mi?
Paylaş