ABD Utah Üniversitesi Siyasal Bilimler Bölümü Öğretim Üyesi Dr. M.Hakan Yavuz’dan bir mektup aldım.
Birkaç ay önce "Modernleşen Müslümanlar" (Kitap Yayınevi) adlı önemli kitabından söz ederken yazarın Fethullahçı olmasından kuşkulandığımı yazmıştım.
30 Mayıs tarihli "Fethullah Okulları ve Princeton Üniversitesi, vs." adlı yazımda, bir kez daha "Fethullahçı" olabileceğini yazdım.
Dr. M.Hakan Yavuz bugün okuyacağınız açıklama metnini gönderdi.
Çok ilginç ve tartışma çıkartması olası, hatta tartışma çıkartması gereken bir yazı. Birlikte okuyalım:
* * *
"Daha önceki yazılarınızda da bazı çalışmalarımı ele almıştınız. Konu şahsımla ilgili olunca iki konuda size açıklama yapmak zorunda olduğumu hissettim. Söz konusu açıklamalarıma yer vermenizi özellikle rica edeceğim.
1. Ben, hiçbir zaman Fethullah Gülen Hocaefendi’nin ne talebesi, ne de takipçisi oldum.
Şimdiye kadar bu anlamda tüm cemaatlerden uzak durdum.
Kısacası, ben kendimi cemaat mensubu olarak görmedim.
Bazı cemaatler beni kendi mensupları şeklinde algılamış olabilirler. Kişisel görüşüm, Türkiye’de bir cemaate mensubiyetin büyük oranda ’yükselme’ veya ’belli kazanımlar elde etme’ amacı taşıdığıdır.
Benim bunlara hiçbir zaman ihtiyacım olmadı.
Öte yandan ben cemaat karşıtı bir insan da değilim.
Bu bir çelişki gibi görülebilir.
Ancak, bir sosyal bilimci olarak böylesine etkili bir olguya karşı da ilgisiz kalamazdım.
Ne var ki söz konusu cemaatin bugünkü ’konumundan’ ciddi şekilde hem demokrasimiz açısından hem de toplumsal barış açısından kaygı duyuyorum.
Bir akademisyen olarak bu kaygılarımı Reuters Ajansı’nda ve çeşitli gazetelerde dile getirdim. Rahatsızlık nedenlerim şunlar:
1) Cemaat samimi değil; cemaatin içeride ve dışarıda geliştirdiği birbirine zıt iki ayrı dili var;
2) Cemaat bir siyasi proje peşinde ve bu Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine uygun bir proje değil;
3) Cemaatin gerek içeride gerekse uluslararası alanda meşruiyet arayışı, dış aktörler karşısında zayıflığı, onu edilgen bir konuma sokmuş, bu nedenle işbirliği yaptığı uluslararası aktörlerle ilişkisi sorgulanmalıdır;
(4) Cemaat özelde Said-i Nursi’nin Risale-i Nur’unu, genelde ise İslam’ı ’araçsallaştırmıştır’. Gittikçe İslam’sız bir İslam anlayışı hákim olmakta ve güce odaklanmış bu İslam anlayışı ahlaki çekirdekten uzaklaşmaktadır.
Bunları görebilen biri olarak benim herhangi bir cemaat yapısına aidiyetimin olması mümkün değil.
Cemaatler bana göre özgür düşünceye yer veremezler.
Ayrıca, cemaatler doğaları gereği farklılıkları değil ’aynileşmeyi’ savunur.
Bu bağlamda her zaman farklılıkların zenginlik kaynağı ve hayatın olağan yapısı olduğunu savunan, sosyal olguları anlamaya odaklanmış, düşüncelerle dans etmeyi seven biri olarak benim şu veya bu cemaatin ’talebesi’ olduğum iddiası doğru değildir."