Çağdaş demokrasi üzerine konuşmak

‘TEVHİD-i Tedrisat Kanunu’’ yani ‘‘Eğitim Birliği Yasası’’nı anlayıp Cumhuriyet açısından hayati önemini kavramadan ne demokrasi, ne hukuk devleti üzerine konuşma hakkına sahip olabiliriz. İş bu denli ciddi!

3 Mart 1924 günü üç önemli yasa TBMM'de kabul edilerek yürürlüğe girdi: Şeriye ve Evkaf Vekáleti ile Erkán-ı Harbiye-i Umumiye Vekáleti'ni kaldıran 429 sayılı kanun; Tevhid-i Tedrisat'a dair 430 sayılı kanun; Hilafetin kaldırılmasını ve Osmanoğulları hanedanının yurtdışına çıkartılmasını öngören 431 sayılı kanun.

Bu üç yasa da Anayasa'nın ‘‘İnkılap kanunlarının korunması’’na ilişkin 174. maddesi kapsamına girmektedir.

* * *

Bir devrim yasası olan Eğitim Birliği Yasası (Tevhid-i Tedrisat Kanunu) ile medreseler kapatılmış ve ilkokuldan üniversiteye eğitim tamamen laikleştirilmiştir (çağdaşlaştırılmıştır). Bu yasa, halkın dinsel hayatını ilgilendiren alanlarda din hizmetlisi yetiştirmek üzere imam-hatip okullarının kurulmasına izin vermiştir.

Din hizmetlisi yetiştirmek amacıyla kurulmuş olan imam-hatip lisesinin mezunlarının üniversitelere alınması mesleklerin (öğretmenlik, avukatlık, doktorluk, mülki ve idari görevler, vb.) dinselleştirilmesi anlamına geleceği için imam-hatipler bu iki açıdan 3 Mart 1924 tarihli Eğitim Birliği (Tevhid-i Tedrisat) kanununa aykırıdır.

İşte bu aykırılık yüzündendir ki demokrasi ve hukuk devleti üzerine konuşmadan önce bu yasayı savunmak zorundayız. Bu yasayı savunmayanların ne demokrasi, ne hukuk devleti, ne de insan hakları konusunda konuşmak hakları vardır.

* * *

Üniversite rektörlerini YÖK konusunda TSK'nın komutanlarından biriyle görüştükleri için TSK'yı ve üniversiteyi yerin dibine batıranlar da Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu savunmadan bu iki kurumu da eleştirmek hakkına sahip olamazlar.

Tevhid-i Tedrisat Kanunu öyle bir yasadır ki alacağımız tavır bizim siyasal konumumuzu yansıtır: Laik, demokratik ve sosyal hukuk devleti olan cumhuriyeti benimsememiş olanlar, bu cumhuriyetin en önemli dayanak ve güvencesi olan Tevhid-i Tedrisat Kanunu'na karşıdırlar.

Türkiye'de bu kanunu savunmadan demokrat olamayacağımız gibi adam da olamayız.

* * *

Ama bakıyorum Türkiye'deki her türlü olumsuzlukları, demokrasinin ve insan haklarının aksamalarını Türk Silahlı Kuvvetleri'ne, Milli Güvenlik Kurulu'na, YÖK'e fatura edenler (şoför mahallinde oturmaya meraklılar, vitrin düşkünleri, bendemedimmiciler, ana rahmine haklı düşenler, ayna güzelleri), AKP iktidarının Tevhid-i Tedrisat Kanunu'nu yok etme girişimlerine karşı ağızlarını açıp konuşmuyorlar.

TSK ile Üniversite, ikisini de ilgilendiren YÖK konusunda bir araya geldikleri için YÖK'ün Kara Kuvvetleri Komutanlığı'na bağlanmasını önerenler en kısa zamanda Tevhid-i Tedrisat Kanunu konusunda ne düşündüklerini açıklamak zorundadırlar.

Cumhuriyet'in temel yasalarını savunmayan şeriat işbirlikçisi sivil demokratların, TSK ve üniversiteyi eleştirme hakları olamaz!
Yazarın Tüm Yazıları