Brüksel seyahatnamesi (3)

27 Mayıs. Avrupa Parlamentosu Karma Parlamento Komisyonu’nun öğleden sonraki oturumunda Dışişleri Bakanı Babacan konuşuyor. Konuşması ruhsuz bir kıraattan (metin okumaktan) ibaret. İrticalen konuşmanın yaratacağı jest ve mimiklerden uzak bir konuşma. Bu nedenle inandırıcılık elektriği yaymıyor.

Bir ara, "Biz bu reformları AB için değil Türk halkı için yaptık, yapacağız" diyor. Daha bu cümle unutulmadan, yeni reform hamlelerinin yapılmasını AB’nin gün vermesine bağlıyor. AB, Türkiye’nin AB’ye gireceği tarihi şimdiden versin ki AKP hükümeti reform yapsın.

Adamlar, "Hani reformları Türk halkı için yapıyordunuz?" diye sormazlar mı?

* * *

Zaten AKP’ye göre öyle ya, sanki Karma Komisyon’un AB’li üyeleri de Türkiye’de işlerin yürümemesinden CHP’yi, muhalif aydın ve yazar grubunu sorumlu tutuyorlar. Bu nedenle cesaretlenen AKP üyeleri, konuşmalarında göz-gez-arpacık bile demeden sallıyorlar. Kendileri reformcuymuş, CHP ve muhalif aydın ve yazarlar statükocu imişler.

Statüko (status quo), var olan durum, kurulu düzen, müesses nizam anlamına gelir. Kurulu düzen, ekonomik düzen ve ilişkilerinden ibaret değildir. Şu anda devletin ekonomideki payı yüzde 20 dolaylarında olduğuna göre Türkiye’nin kurulu düzeni, özel sermayeli bir kurulu düzen. Liberal, neo liberal. Ama liberal zihniyet sadece ekonomi ile sınırlandırılamaz. Liberal anlayışın toplumun bütün katmanlarına nüfuz etmesi gerek.

AKP iki uyum yasası çıkartarak, kamu mallarını batan geminin malı gibi yabancılara ve özel girişime peşkeş çekip kendisinin reformcu olduğunu sanıyor. Aile düzenleri aynı kıskacın içinde değişmeden kıvranıyor, hatta daha da geriye gidiyor. Göğüslerini gere gere muhafazakár demokrat olduklarını ileri sürüyorlar. Kadınların eşitlik hakları nerede? 2002’den bu yana kadınlar iş hayatından çekiliyorlar. Başvekillerine göre kadınlar evlerine çekilip "Üç çocuk doğursunlar!" imiş.

Gelecek sefere (nasıl olsa gene statükoya karşı olduklarını söyleyecekler) AB temsilcilerine AKP’lilerin bu türden mavallarına inanıp inanmadıklarını soracağım.

* * *

Bu arada CHP temsilcisi Şükrü Elekdağ söz alıyor. AKP temsilcilerinden bazıları salonda değiller. Salonun havasından Şükrü Elekdağ’ın konuşmasına alışkın oldukları anlaşılıyor.

Avrupa Birliği ile serbest ticaret anlaşması yapan üçüncü ülkeler, işlerine geldiği, çıkarlarına uygun düştüğü için Türkiye ile serbest ticaret anlaşması yapmıyormuş.

1) Ancak Türkiye, AB ile yaptığı Gümrük Birliği Anlaşması’na göre, AB’nin serbest ticaret anlaşması yapmadığı ülkelerle serbest ticaret anlaşması yapamıyor. 2) AB üçüncü ülke ile anlaşma yapınca bu ülke Türkiye ile anlaşma yapmaya yanaşmıyor. 3) Çünkü Türkiye’ye AB ülkelerine ihracat yapar gibi mal satıyor, ama AB üyesi olmayan Türkiye anlaşma kapsamı dışında kaldığı ve özel serbest ticaret anlaşması yapılmadığı için ilgili ülkeye normal koşullarda ihracat yapabiliyor. Türkiye bu durumda nasıl rekabet edecek.

* * *

AKP’lilere bakıyorum. Tıss!

Bu arada Güney Kıbrıs temsilcisi zorla söz alıp, "Ne olacak bu Kıbrıs işi?" diye soruyor.
Yazarın Tüm Yazıları