BUNDAN böyle Avrupa Parlamentosu’nun ve Avrupa Birliği’nin basına açık toplantılarını mümkün olduğunca izlemeye karar verdim.
Gazete yazıcıları bu türden toplantıları izlemeli kanısına bir gözlemle vardım:
Örneğin, bir dışişleri bakanının İngilizcesinin pek yavan olduğunu, suyuna tirit bir konuşma yaptığını bir muhabir yazmaz, yazamaz.
Ama nesnel bir gazete yazıcısı böyle bir şey gözlemlemiş ise bunu mutlaka yazmalıdır.
* * *
Örneğin, Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ali Babacan, 27 Haziran günü Karma Parlamento Komisyonu’nda, 28 Mayıs günü Avrupa Parlamentosu Dış İlişkiler Komisyonu’nda işte bu türden iki konuşma yaptı.
İki konuşmada da sanki CHP’ye ve görünmez bir muhalefete cevap vermekteydi.
Bir Dışişleri Bakanı, ülkesindeki Müslümanların da din özgürlüğü sorunları olduğunu söyleyebilir miydi?
Özgür olmayanları yasal yollarla özgürleştirmek, mensup olduğu hükümetin işi değil miydi?
Yoksa Bakan Babacan, yasa ötesi ve dışı bir "şeri" özgürlükten mi söz etmekteydi?
Bunlar söylenirken konuşmanın yapıldığı salondaydım.
Bu sözleri dinleyen Avrupa parlamenterlerinin ne düşündüğünü anlamaya çalıştım.
Acemilikten olacak, yanlarına yanaşıp ne düşündüklerini sormadım.
Soramadım!
Ama gelecek sefer böyle bir hata yapmayacağım.
* * *
CHP Milletvekili Onur Öymen, "Sayın Rehn, demokratik laiklikten söz ediyor.
Sanki kimileri demokrasiyi bırakıp laikliği savunuyormuş gibi.
Türkiye gibi halkının çoğunluğunun Müslüman olduğu ülkede laiklik yoksa demokrasi de yoktur" derken KPK’nın toplantı salonundaydım.
CHP Milletvekili Hacaloğlu, Olli Rehn’e, "Sizin mi kafanız karışık yoksa Türkiye’nin kafasını mı karıştırıyorsunuz?" diye sorarken de aynı salondaydım.
* * *
Karma Parlamento Komisyonu’nun bütün AKP’li milletvekili üyeleri, Bayan Ria Oomen-Ruijten’i, kaleme aldığı Türkiye raporu dolayısıyla öve öve bitiremediler.
Teşekkür ederken birbirleriyle yarıştılar.
Raporu eleştirmek CHP’li üyelere kaldı.
İki gün süren çalışmaları yakından izledikten sonra kafamda şöyle bir izlenim oluştu:
Karma Parlamento Komisyonu’nun Avrupa Komisyonu temsilcileri ile Türkiye Cumhuriyeti hükümeti arasında imzasız bir koalisyon oluşmuş.
Bu koalisyonun karşısında muhalif olarak CHP var.
Karma Parlamento Komisyonu’nun AB temsilcileri ve öteki ülkelerden temsilciler Türkiye’yi eleştirdikleri zaman, AKP üyeleri, "Hükümetimiz istediklerinizi yapmaya hazır ama şu CHP münafığı olmasa!" diyor.
* * *
Sözünü ettiğim toplantılarla ilgili haber metinlerinde bunların benim gözlemlediğim gibi yansıtılması olanaksız.
Yansıtmak, haber tekniğine ve etiğine uygun olmaz.
Bu, benim elbette bildiğim bir şeydi.
Düşüncelerim, gözlemlerimle tam anlamıyla örtüştü.
Bu nedenle bundan böyle bu türden toplantıları izleyip gözlem ve izlenimlerimi yazacağım.