‘Bir ihtilal yapalım birkaç genç asalım!’

ASKERİ darbe ve müdahaleleri siyasal, tarihsel, toplumsal konjonktürden ve gizli servis ilişkilerinden soyutlayarak düşünmek mümkün değil.

ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesi’nin 150 yaşında olduğunu bilmeden AKP’nin 2005 yılında Türkiye’de hükümet etmesinin kerametini anlayamayız.

ABD yetkililerinin şu ünlü ‘Bizim çocuklar başardılar!’ sözü niçin söylenmiştir?

BOZMASAN YAPMAZSIN

Sloganlarla, klişilerle düşünenler sanırlar ki TSK Türkiye Cumhuriyeti’nin çok partili şaşı demokrasisini yıkmayı alışkanlık haline getirmiştir.

Bir ülkenin iç ve dış güvenliğini sivil toplum örgütleri değil, silahlı kuvvetleri sağlar. Kimi ülkelerde gelenek ve göreneklere göre, kimi ülkelerde anayasaya ya da yasalara dayanarak. Pazar günkü yazımda ABD silahlı kuvvetlerinin yeminini İngilizcesiyle birlikte yazmıştım:

(‘Ben (falanca), bütün iç ve dış düşmanlarına karşı ABD Anayasası’nı koruyacağıma ve kollayacağıma bütün kalbimle yemin ederim...’)

Buna göre ABD silahlı kuvvetleri yönetime el koyabilir. Peki neden el koymuyor, bunun neden geçmişte bir örneği yok? Çünkü: ABD’de Yasama, Yargı ve Yürütme arasındaki denetim (‘checks and balances’) ilişkileri sivil politikacılar tarafından bozulmuyor.

DARBE BİR SONUÇ

ABD ve Avrupa’nın bazı Türk hükümetlerine benzer hükümetleri olmadı hiçbir zaman. Türkiye’de hükümetlerin Anayasa’yı, Cumhuriyet’in temel ilkelerini rafa kaldırmaları sık sık görülen bir şey. Özellikle sağ ve İslamcı sivillerin Cumhuriyet’e sadık kaldıklarını, eksiksiz demokrasiyi kurmak için gerçekten çalıştıklarını kim söyleyebilir?

Askeri müdahaleler TSK’nın bizzat iktidara gelip yönetimi ele alması için mi yapıldı? Ya da dört orgeneral bir araya gelip, ne olacak bu memleketin hali muhabbeti sırasında, ‘Bir darbe yapalım, birkaç yüz kişiyi sallandıralım!’ kerametiyle mi yola çıktılar? Askeri müdahale ya da darbe bir sonuçtan başka bir şey değil.

Bütün müdahaleciler ve darbeciler rejimin tehlikede olduğunu ileri sürdüler. Bu bir bahane bile olsa müdahale dayanakları İç Hizmet Yasası idi.

150 YILLIK PROGRAM

Dört darbe ya da müdahalenin yapıldığı dönemlerde yürütme erki (hükümet), yasama ve yargı erkinin yetkilerini çiğnemiş, demokrasinin kuralları içinde işlemesini engellemiştir. Din ile devlet işlerinin birbirine karıştırıldığı, dinin politikaya, politikanın dine alet edildiği sık sık görülmüştür.

Yüz elli yıllık programını uygulamak için fırsat kollayan ‘dış mihraklar’ bu ortamdan yararlanarak kargaşa çıkartmışlar ve TSK’yı rejimi koruma eylemine geçmeye zorlamışlardır. Bu mihrakların ‘telkin’ dışında TSK ile doğrudan temas kurmaları da mümkün.

Askeri müdahale ve darbelerde eylemin geri planını irdelemeyi, incelemeyi bırakıp askerleri demokrasi, insan hakları düşmanı ilan etmek son derece kolaycı bir davranış. Hele askeri müdahaleye uğrayan iktidarların Cumhuriyet’i çelmelemelerini görüp de anlamamayı iyi niyetle bağdaştırmak çok zor.
Yazarın Tüm Yazıları