Paylaş
“1951’de çıkan Yerel Dil ve Diyalektlerin Öğrenimi Hakkında Deixonne Yasası bunların arasında Breton, Bask, Katalan ve Oksitan dillerinde öğretim yapılabileceğini ilan etmiş (Madde 10), bu dillerin üniversitelerde öğretim ve araştırma konusu yapılacağını da saptamıştır (Madde 11)” diyor.
Bölgesel Diller ile ilgili 11 Ocak 1951 tarihli ve 51-46 sayılı yasanın 10. maddesinde Breton, Bask, Katalan ve Oksitan dillerinin etki bölgelerinde bu dillerin öğretim dili olduğu, bu dillerde öğretim yapılacağı değil, bu dillerin öğretilebileceği yazmaktadır.
Söz konusu yasa Bas-Lauriol (1975) ve Toubon yasaları ile yürürlükten kaldırılmıştır.
KÜRTÇÜLER NE DER BU İŞE!
Baskın Oran, “Fransız Dilinin Kullanılmasına İlişkin 4 Ağustos 1994 tarihli” Toubon yasasına da atıf yapmaktadır. Söz konusu yasanın 21. maddesinde yasanın yasaklamalarının Fransa’nın bölgesel dillerine ilişkin mevzuat uygulamalarına engel olmayacağı yazar. Ama aynı yasanın ilk iki maddesi de şöyle der:
1. Anayasa gereğince Cumhuriyetin dili, Fransız dili Fransa’nın kişilik (kimlik) ve ortak mirasının bir temel unsurudur.
2. Fransızca öğretim, çalışma, karşılıklı ilişki ve kamu hizmetleri dilidir.
Toubon yasasının 21. maddesini bize örnek gösteren Baskın Oran aynı yasanın 1 ve 2. maddelerine karşı çıkamayacağına göre bu maddeleri Türkiye’ye uygulayalım:
1. Anayasa gereğince Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin dili Türkçe Türkiye’nin kişilik (kimlik) ve ortak mirasının temel unsurudur.
2. Türkçe öğretim, çalışma, karşılıklı ilişki ve kamu hizmetlerinin dilidir.
Ne olacak şimdi? Bu işe Kürtçüler ne derler? Baskın Oran kaş yapayım derken göz çıkartıyor. Ayrıca söz konusu yasa Baskın Oran’ın sandığı gibi eğitim ve öğretimle ilgili olmayıp, hizmet ve mal tüketicileri ile çalışanlarını yabancı deyimlerin (İngilizce) kullanımına karşı korumayı amaçlamaktadır. Fransızcası olan bir sözcüğün yabancı dildeki karşılığının kullanılmasını yasaklamaktadır. Bu yasaklar yazılı ve sözlü reklamlara da uygulanmaktadır.
BENCE KÂFİ
Baskın Oran, “malumat terörizmi”ne başvurarak ulusalcı olarak tesmiye ettiği kesime meydan dayağı atmaya hevesleniyor. Örneğin şimdi Denizaşırı Topraklar denen eski sömürgelerden söz ederken “...bu azınlık hakları oralarda fevkalade daha fazla olduğu için, Fransa’yı ulus-devlet ve Üniter Devlet bellemiş olanlar sekte-i kalpten gidebilirler. Örneğin, Fransa sınırları içinde olan Yeni Kaledonya bölgesinde Fransızca dili birinci değil, yerel dillerin yanında ikinci dildir; bu kadarını söylesem kâfi” diyor.
Bence kâfi değil bayım: 1956’ya kadar Fransa’nın sömürgesi ve o tarihten itibaren Fransa’nın denizaşırı bağımlı topraklarından biri olan Yeni Kaledonya’da Fransızca birinci dil olsaydı ayıp olmaz mıydı? Türkiye’nin herhangi bir yerde eski sömürgesi mi var?
Bu can sıkıcı yazılardan dolayı okurlarımdan özür dilerim. Ama “Prof. Dr.”nin “Taraf” yazılarını “Baskın Hoca’dan Dersler” kışkırtıcı ve aşağılayıcı başlığı altında yayınlayan Radikal gazetesi yönetimine bu derslerden herhangi bir kıssa çıkmadığını göstermek gerekiyordu. Radikal gazetesi yönetimi belki bu yazılarımdan kendine bir ders çıkartır!
Baskın Hoca için ezber ödevi: “[Anayasa’nın] Bölünmezlik ilkesinin işaret ettiği olgu ve bölünmezlik olarak gördüğü şey egemenliktir.” (Oktay Uygun, “Federal Devlet”, s. 319)
Paylaş