BARACK Hussein Obama’nın serüveni ekseninde ABD’nin gelişim öyküsünü geciktiremem artık. Bu konuda ilk söyleyeceklerimi iki yazı içinde söyleyip Prof. Dr. Binnaz Toprak’ın ünlü ve verimli raporuna döneceğim.
SÖZLÜKTEKİ KAFA
Fransız felsefeci Alain Badiou "Le Sciecle" adlı kitabında, ana-babasının kendisine 1932 yılında armağan ettiği bir Larousse sözlüğüne dehşet içinde baktığını yazar. Irklar hiyerarşisi maddesinde bir zenci kafası, goril kafası ile Avrupalı kafasının arasında yer almaktadır.
1932 yılında yayınlanan Fransızca Dictionnaire Larousse’a göre 20 Ocak 2009 günü işbaşı yapan ABD Başkanı Barack Hussein Obama’nın ataları (çok değil 77 yıl önce) henüz insan kabul edilmemekteydiler ve yerleri goril ile beyaz insan arasındaydı.
1932 yılında yayınlanan ABD sözlüklerinde Fransız sözlükleri benzeri şeyler var mıydı, bilemem. Ama 1932 yılında Afro-Amerikalıların toplumsal yerleri Larousse sözlüğünü doğrulamaktaydı.
"Zenci"den "Afro-Amerikalı" tanımına giden ve ulaşan yol bir bakıma hem uzun hem de kısa.
İç Savaşı ve daha sonra Kara Derili hareketlerini bir yana bırakalım, Barack Hussein Obama’nın doğduğu (1961) 60’lı yıllarda, beyazların boku daha değerli olduğu için, ataları beyazların girdiği helaya bile girememekteydi. Lokantaları falan bir yana bırakalım...
YASALAR UYGULANDI
Obama’nın akıllı, disiplinli çocuk olduğunu da bir yana bırakalım. Akıl ve deha, ırkçı kapıların kapalı olduğu yerde tek başına geçerli değildir. Bu mucize bakın nasıl oldu ve gerçekleşti: Ayrımcı yasaların yarattığı engellerin ABD federal mevzuatından ayıklanıp temizlenmesi ve karşıtı yasaların ödünsüz uygulanması sayesinde beyaz halkın çoğunluğunun saplantıları sarsıldı. Özet: Yasalar ve uygulanması. Doğal olarak beyaz ve siyahların ırk ayrımcılığına karşı giriştikleri mücadelenin içtenliğini de unutmayalım.
Tarihini tam anımsamıyorum ama 1960’larda, okullarda ve sınıflarda beyaz ve siyah nüfusunu yansıtacak oranlarda siyah öğrencilerin bulunması yasal bir zorunluluk haline getirildi. Okula kayıtlarda bu oran dikkate alındı. Beyazların okuduğu okullara siyah öğrenciler, siyahların okuduğu okullara beyaz öğrenciler otobüslerle taşındı.
Bu hiç de kolay olmadı. Öğrencilerin evlerine en yakın okula gitmek yerine daha uzak bir okula gitmesi dirençle karşılandı. Ve bu yöntem, polis ve asker zoruyla uygulandı.
Hollywood filmleri tepeden tırnağa zihniyet değiştirdi ve bu değişiklikler senaristlerin, yapımcıların dehasıyla olmadı. Federal baskıyla oldu.
Alabama’da beyazların üniversitesine asker korumasında gelen 8-9 siyahı gösteren fotoğraf gözümün önünde.
HALKA RAĞMEN...
Demek ki tepeden inme, halka rağmen, zorlama reformlar hiç de faşistçe değilmiş, halkın yararına imiş... Yasal zorlamalar olmasaydı, Obama ABD başkanı olup bizim İslamcıları ve liberalleri bunca sevindirebilir miydi? Demek ki bizim Cumhuriyet devrimlerinin yapılış tarzı da doğru ve haklı imiş... Demek ki çok önemli devrimler, halkın keyfine bırakılamaz imiş... Kıs kıs gülüyorum, Obama mucizesini övenler, aslında özüne ve biçimine karşı oldukları Cumhuriyet devrimlerini de övmektedirler. Yarın devam edeceğim.