KUŞKUSUZ, darbe yapmayı aklına koymuş asker bir yaşlı şair intihar etmesin diye bu kararından vazgeçmez. Ha, laf açılmışken söyleyeyim de günah benden gitsin: Kimse bana güvenip darbe falan yapmasın! Ekip çalışmasına alışkın olmadığım, tek başıma çalıştığım için benden kimse yararlanamaz!
FAL VADESİYLE OLMAZ Ben planlı, programlı bir insanım: Paris’e, Beyrut’a, Sofya’ya, Köy’e ne gün gideceğim, İstanbul’a ne gün döneceğim bazen bir yıl önceden bellidir. Tabii, gazetenin vereceği görev gereği yapacağım yolculuklar, çok önemli davetler dışında. Günü gününe yapılan davetlere katılmam. Kendimi kafaca, ruhça hazırlamam gerek. Asker bir darbe yapacaksa bunun da bir plan ve programı olmalı. 200 komutanla darbe yapılamaz! 3-5 yeter! Öyle sosyolojik araştırma gibi 5.000 sayfalık plan da olmaz. 15-20 satırı geçmemeli, ezberlenmeli. Fal vadeleri ile darbe yapılmaz! KÂHİNLERE DANIŞMALI Kadim Yunan’da, Delphoi’deki Apollon Tapınağı’nın Pythia bilici rahibeleri gibi, Dodone kehanet (bilici) yerleri gibi; Kassandra gibi geleceği görenler; Amphiaraos gibi büyük kâhinler vardı. Kâhin çınar yapraklarının hışırtısından gelen esinle gelecekten konuşurdu, geleceği haber verirdi. Bu nedenle Krallar ve büyük komutanlar bu kehanet yerlerine, büyük kâhinlere gidip ya da elçi gönderip yapacakları seferler ve işler konusunda danışırlardı. Danışmada soruyu yalın ve doğru koymak önemliydi. Bizim Osmanlı da keçinin kuyruğuna bakardı karar vermek için. Tarihi bir karar vermeden önce ya remil attırır ya da istihareye yatardı. Darbe yapmak kötü ama ciddi bir iştir. Yapmadan önce Atlantik ötesi ve berisinin çağdaş kehanet yerlerine gitmek, kâhinlere danışmak gerek. Yoksa yarı yolda kalınır alimallah! KORKUNUN BÜYÜLEYİCİ YANI Avrupa Birliği’ne giriş müzakerelerinin ucu açık olabilir ama askeri darbelerin ucu açık olamaz, olmamalı. Ucu açık darbenin tehlikesi, hâlâ kızlarımın bodrum kapağını açıp, “Bak Öz, bak Demir, öcü geliyor ha!” diye beni korkutmalarına benzemez. Benzemez ama ben yıllarca korktum. Siren sesleri yüzünden uçaklardan korktum, itfaiyenin önünden geçemedim. Korkunun bir büyüleyici yanı var, insanın bedenini, aklını ve ruhunu kötürüm eder. Gerçekleşmeden önce korkutan darbe yapıldıktan sonra kimse üzerinde bir korku baskını yaratmayacağı için hiçbir işe yaramaz. Darbe kara kalabalığın beklemediği anda yapılır ki herkes aklını yitirsin ve koyunlaşsın! Kimse, darbe olursa şunu yaparım, bunu yapmam türünden önlem almamalı. Zaten, çağdaş Delphoi’ler, Dodone’ler hoşlanmazlar bu türden laubaliliklerden. BUYURSUNLAR... “Cekti”, “caktı” gibi “geçmişte gelecek zaman”lı fiil çekimleriyle darbelerden söz edilmez. “Cekti, caktı” zamanaşımının işaretidir. La Fontaine’in “Kurtla Kuzu” masalıdır! İşte bu nedenle, “Asker şu tarihe kadar darbe yaparsa intihar edelim!” diyenlerin karşısına darbe duacılarının çıkıp “Falanca tarihe kadar asker darbe yapmaz ise intihar ederim!” demesi gerek! Buyursunlar, Halep orada ise arşın burada! Bu iş darbe toto ile olmaz! (Nota Bene: 1. Asker darbesi şu günler mümkün olsaydı, günümüzün başıbozuk proje taşeronları askere yazılırdı. 2. Askeri darbeye karşıyım ama hayali darbeler üreterek TSK düşmanlığı yapanları da doğal düşmanım sayarım!)