Paylaş
Ben o bölüm olmasa da olur, diyorum. Ama önemli olan benim değil “en bilgiç” yurttaşların ne düşündüğü. Aklımda kaldığı kadarıyla karşı çıkılan sözcük, kavram ve deyimleri göstereceğim:
- Yüce Türk Devleti?// - Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, ölümsüz önder ve eşsiz kahraman Atatürk’ün belirlediği milliyetçilik anlayışı ve O’nun inkılâp ve ilkeleri doğrultusunda?// - Türkiye Cumhuriyeti’nin ebedî varlığı?// - Türk milli menfaatlerinin?// - Türk varlığının?// - Türklüğün tarihi ve manevi değerlerinin?// -Atatürk milliyetçiliği?// - Türk vatandaşlarının?// - Türk milleti tarafından, demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet sevgisine emanet ve tevdi olunur?
İSLAMCI, KÜRTÇÜ, DEMOKRATÇI!
Bereket versin Başlangıç’taki “- lâiklik ilkesinin gereği olarak din duygularının, Devlet işlerine ve politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı-” cümlesine açıkça karşı çıkan yok gibi. Gibi ama, iktidardan başlayarak mebzul miktarda tebdil-i kıyafet etmiş var.
Genel Esaslar’da geçen “Türkiye Devleti”, “Türkiye Cumhuriyeti”, “Atatürk Milliyetçiliği” geçen tanımlara da karşı çıkıldığını biliyoruz.
Kim bunlar? İslamcı, Kürtçü, “Hakiki Koç Otobüsleri”nin “hakiki”si ile hakiki demokratçı kardeşlerimiz.
Bütün bunların demokrasinin eşitlik ilkesine, insan haklarına, çoğulculuğa, postmoderniteye aykırı olduğunu düşünüyorlar. Düşüncelerini özgürce ifade ediyorlar.
Ben kendi adıma, “Başlangıç Bölümü”nün Anayasa’dan çıkartılmasını kabul edebilirim. Ancak, ilk dört maddeye dokunacak olanın eline (eski bir öğretmen olarak) cetvelle vururum.
LAİKÇİLİK YERİNE İSLAMCILIK
Demokrasi denen şey, özgürlük, eşitlik ve kardeşlik değil mi? Bir 1923 Cumhuriyetçisi, demokrat, laik ve sosyal bir hukuk devleti savunucusu kardeşimiz de “Laik bir cumhuriyette, ‘Nüfusunun yüzde 99’u Müslüman olan bu ülkede’ türünden cümleler duymak istemiyorum. Özellikle de Cumhurbaşkanlarının, başbakanların, bakanların, milletvekillerinin ağzından. Çünkü demokrasilerde 99 sayısı, 1’den daha çok ve daha büyük değildir!” dese, demokratçı-istemezükçüler’in yanıtı ne olacak? Demokrasi pazarlık ve uzlaşma düzeni değil mi?
Sonra, okullarda İslam dininin Sünni mezhebinin zorla öğretilmesine razı olmadığını; ramazan ayında sokakta özgürce sigara içmek, lokantalarda yemek yemek ve içki içmek istediğini söylese ne olacak? Söylemeye cesaret eden kişiyi linç olmaktan kim kurtaracak ve saldırganları kim cezalandıracak? Alevi kardeşlerimiz kutsal günlerinin ve bayramlarının “Resmi Bayram” sayılmasını isterlerse? Demokrasi güzeldir! Ama özgürlük, eşitlik, laiklik ve kardeşlik kaidesinin üzerine oturursa. “Laiklik”i çıkartıp yerine “İslamcılık”ı mı koyalım?
Paylaş